ÇAĞDAŞ BİR TÜRKİYE İÇİN İDEAL DEVLET YÖNETİM MODELİ NASIL OLMALIDIR.?
Saygıdeğer Dostlarım,
Devlette yıllarca üst düzey yöneticilik yapmış ve dünyadaki çeşitli yönetim modellerini incelemiş bir bilim insanı olarak sizlere bu sorunun cevabını vermeye çalışacağım.
Sabırla okumanızı diliyorum..
Devlet yönetimi milli şuur, üst akıl ve üstün cesaret gerektiren ulvi bir görevdir.
Bu görev bilinci içinde milli yapıyı muhafaza etmek ve topluma dayalı demokratik bir yönetim kurmak istiyorsan öncelikle devleti yönetirken dış dayatmalara mecbur kalmayacak ve ülkenin milli onurunu koruyacaksın.
Derhal tecrübeli ve liyakatli devlet kadroları oluşturup halkı ve paylaşımda adaleti esas alan ulaşılabilir kalkınma hedefleri koyacaksın.
Milli, manevi, ahlâki ve etnik değerlerde uzlaşı sağlayarak, tüm değerleri bir potada eritip ülkede barış, istikrar ve ortak bir uzlaşı kültürü oluşturacaksın.
Ülkeyi yönetirken bu uzlaşı kültürünün ortak paydası olan eşit vatandaşlık ilkesini esas alacaksın.
Mevcut Anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemez ilk dört maddesine ve Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine her zaman sahip çıkacaksın.
Planlama, ARGE, yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve kalkınma için çağa uygun milli politikalar hazırlayacaksın.
Öyle bir devlet olacaksın ki ürettiğin politikalar ülkeyi ve milleti kalkındırmakla kalmayacak bölge ve hatta dünya çapında örnek alınacak bir ülke haline geleceksin.
Sonunda yeni dünya düzeni yönetiminde söz sahibi olan güçlü, onurlu ve belirleyici bir ülke olacaksın.
Devlet denilen şeyin ya muktedir bir güç ya da bir hiç olduğu, "biraz devlet" olunmayacağı asla unutmayacaksın.
Ülke siyasetinde iktidar kadar muhalefetin de önemli bir yer tuttuğu göz ardı etmeyeceksin.
Güçlü ve doğruları söyleyen bir muhalefetin, halkın seçimlerini doğru yapması konusunda belirleyici olduğu kadar iktidarın kendine çekidüzen vermesi açısından da çok önemli bir görev ifa ettiğini unutmayacaksın.
Muhalefet partilerinin yapmış oldukları eleştirilerin yanı sıra kendi siyasi çözüm önerilerini de ifade etmeleri gerektiğini bileceksin.
Tüm bunları gerçekleştirmek için de aşağıda ifade ettiğim ideal devlet yönetim modelinin 20 ilkesini asla göz ardı etmeyeceksin.
1. Devlet sosyal uzlaşmaya dayalı bir kurum olmalıdır. Devletin meşruiyeti için ilk ve temel koşul sosyal uzlaşmadır. Devletin gücünün kaynağı insanlardır. Vatandaşlar, can ve mal varlıklarının korunmasının ötesinde, devlete ne tür görevler devredecekleri konusunda diyalog ve görüşmeler yoluyla uzlaşmaya çalışmalıdırlar. Pratik olarak bunu gerçekleştirmenin yolları pekâlâ mümkündür. İnsanlar iyi bir devlet yönetimi için gerekli ilkeleri katılımcı ve uzlaşmacı yollarla tespit edebilirler.
2. Devlet sosyal sözleşmeye dayalı bir kurum olmalıdır. Vatandaşların üzerinde uzlaştıkları ilkelerin resmi ve yazılı bir sözleşmeye dökülmesi gereklidir. Bu, devlet ile vatandaşlar arasında bir resmi kontrat (sözleşme) yapılması demektir. Bu resmi kontrat Anayasa’dır. Anayasa, bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, bununla birlikte devletin güç, yetki, görev ve fonksiyonlarının sınırlarını çizen bir resmi kontrat hüviyetini taşımalıdır. Devletin güç ve yetkilerini sınırlamayan ve bununla birlikte vatandaşların hak ve özgürlüklerini güvence altına almayan hiç bir anayasa meşru değildir. İdeal devletin bu ikinci boyutunu Anayasal Devlet olarak adlandırıyoruz. Anayasaya sahip olan her devlet Anayasal Devlet olarak kabul edilemez; olsa olsa “Anayasalı Devlet” olarak adlandırılabilir. Vatandaşların evrensel hak ve özgürlüklerini güvence altına almayan ve etkin bir şekilde koruyamayan bir devlet anayasası Sembolik Anayasa olarak kabul edilebilir. Temenniden öteye geçmeyen hükümlerle dolu sembolik bir anayasaya sahip olan bir devlet hiç bir zaman Anayasal Devlet olarak kabul edilemez.
3. Devletin sahip olduğu güç ve yetkiler tek bir elde toplanmamalı; yasama, yürütme ve yargı organları arasında dağıtılmalıdır. Kuvvetler Ayrılığı olarak ifade edilen bu ilke, optimal devletin bir başka boyutunu oluşturmaktadır. Kuvvetler Ayrılığı ilkesinin anayasada güvence altına alınması ve etkin bir şekilde uygulanması büyük önem taşımaktadır. Özetle, ideal devlet; Kuvvetler Ayrılığına Dayalı Devlet’tir.
4. Devletin sahip olduğu güç ve yetkiler merkezde toplanmamalı; bir kısım güç, yetki, görev ve fonksiyonlar yerel yönetimlere ve diğer devlet birimlerine aktarılmalıdır. İdeal devletin bu boyutunu Yerel Devlet olarak adlandırıyoruz. İyi bir devlet için idareler arasında hem hizmet hem de gelir bölüşümünün anayasal düzeyde yapılması gerekir. Hep savunduğumuz üniter devlet yapısında merkezi idare ile yerel idareler arasındaki hizmet ve gelir bölüşümünün mutlaka anayasada güvence altına alınması gereklidir.
5. Devletin sahip olduğu “siyasi” güç ve yetkilerin çerçevesi ve sınırları mutlaka devlet anayasasının bir bölümünü oluşturan “Siyasal Anayasa” içerisinde sınırlandırılmalıdır. Devlet, vatandaşların hak ve özgürlüklerini koruyan bir kurum olmalıdır. Ancak tarihinin her sayfası devleti temsil eden kralların, monarkların, sultanların, imparatorların despotluğu ve zalimliği ile doludur. Bireyleri, devlete karşı korumak için devletin hukuk kuralları (anayasal ve yasal kurallar/normlar) ile sınırlandırılması gereklidir. İdeal devletin bu boyutu Hukuk Devleti olarak adlandırılabilir. Habeas Corpus ilkesinin anayasada ve yasalarda açık bir şekilde güvence altına alınmasını bu konuda bir örnek olarak vermek mümkündür. Vatandaşın suçu ne olursa olsun, kendisine suçu tebliğ edilmeden gözaltına alınması, tutuklanması ve avukat bulundurma hakkından yoksun bırakılması, demokratik hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmaz. Özetle, iyi devlet, güç ve yetkileri hukuk kuralları ile etkin bir şekilde sınırlandırılmış devlettir.
6. Devletin sahip olduğu “ekonomik” güç, yetki, görev ve fonksiyonlarının çerçevesi ve sınırları mutlaka anayasanın bir bölümünü oluşturan “Ekonomik Anayasa” içerisinde sınırlandırılmalıdır. Devletin ilk ve temel görevi, insanların canlarının ve mallarının güvenliğini sağlamaktır. Şüphesiz bir toplumda bu Minimal Devlet fonksiyonları (iç ve dış güvenlik, adalet ve yargı hizmetleri) dışında diğer bazı hizmet ve görevlerin devlet tarafından üstlenilmesi kaçınılmazdır. Ancak devletin görev ve fonksiyonlarına bir sınır çizilmemesi devletin giderek genişlemesi ve büyümesi sonucunu doğurmaktadır. Artan devlet faaliyetleri, kamu harcamalarını artırmakta, bunun sonucu olarak da vergi ve borç yükü ağırlaşmakta, hükümetler para basma yoluyla harcamaların finansmanına yönelmektedirler. Özetle, sınırsız devlet, ekonomik ve siyasi sorunların daha da artması sonucunu doğurmaktadır. Yine sınırsız devlet anlayışında mali ve parasal disiplin bozulmakta ve ekonomik sorunlar ağırlaşmaktadır. İdeal devlet için mutlaka hükümetlerin harcama, vergileme, borçlanma ve para basma yetkilerinin çerçevesinin anayasal ve yasal normlarla sınırlandırılması önem taşımaktadır. İdeal devletin bu boyutunu Sınırlı Devlet olarak adlandırıyoruz. Çerçeve Devlet olarak da adlandırabileceğimiz bu anlayış ile devletin en uygun görev ve fonksiyonlarının ve optimum büyüklüğünün tespit edilmesi amaçlanmaktadır.
7. Devlet halk egemenliğine dayalı bir kurum olmalıdır. Millet, kendini yönetecek temsilcilerini serbest seçimler yoluyla belirleyebilmeli ve yönetime katılabilmelidir. İdeal devletin bu boyutunu Demokratik Devlet olarak ifade edebiliriz. Demokratik Devlet, aynı zamanda vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin etkin bir şekilde korunması demektir.
8. Devletin piyasa ekonomisinin işleyişine ve fiyat mekanizmasına müdahaleleri ancak gerektiğinde ve çok sınırlı düzeyde olmalıdır. Piyasa ve fiyat mekanizmasına dayalı bir devlet anlayışı oluşturulmalıdır. Devlet, mal ve hizmetleri direkt sunan değil, piyasa mekanizması aracılığıyla hizmetlerin sunulmasını kolaylaştıran bir konumda olmalıdır. İdeal devletin bu boyutunu, Katalizör Devlet olarak adlandırıyoruz.
9. Devlet, özel teşebbüslerin daha iyi ve etkin bir şekilde sunabilecekleri mal ve hizmetleri üretmekten kaçınmalı, bunun yerine piyasa ekonomisinde oyunun kurallarını tespit etmelidir. İdeal devletin bu boyutunu, Hakem Devlet olarak adlandırabiliriz. Devlet, ancak özel teşebbüslerin yetersizliği söz konusu olduğunda ekonomik faaliyetleri üstlenebilmelidir. Bunun dışında, devletin piyasa ekonomisinde “oyununun kurallarını” tanzim etmesi (örneğin, rekabet hukukunu oluşturması) ve oyunun kurallarını ihlal edenleri cezalandırması (anti-tekel ve anti-tröst yasaları vb. önlemler) dışında oyuna direkt olarak müdahale etmemesi gerekir. İyi hakemlik yapan devlet, en iyi devlettir.
10. Devlet yönetiminde açıklık/şeffaflık sağlanmalıdır. Vatandaşların devlet yönetimi hakkında bilgi edinme ve bilgiye ulaşabilme haklarının anayasal ve yasal normlarla güvence altına alınması gereklidir. İdeal devletin bu boyutunu Açık Devlet ya da Şeffaf Devlet olarak adlandırıyoruz.
11. Devletin varlık sebebi bireylerin haklarının ve özgürlüklerinin korunmasıdır. Kutsal olan devlet değil, insandır ve onun hak ve özgürlükleridir. Özetle, ideal devlet, Özgürlükçü ve Bireyci Devlet anlayışına dayalı olmalıdır.
12. Devlet, dinsel kurallara bağlı olarak değil, bireylerin özgür düşünceleri ile oluşturdukları hukuk kuralları ile yönetilmelidir. Din ve devlet işleri birbirinden tamamen ayrılmalıdır. Devlet, aynı zamanda tüm dinlere karşı tarafsız (nötr) bir konumda olmalı ve hiç bir dini resmi olarak desteklememelidir. Devletin dini olmaz, din topluma aittir. İdeal devletin bu boyutunu Tarafsız Laik Devlet olarak adlandırıyoruz. Bu aynı zamanda dinin tahrip edilmemesinin ve inanç özgürlüğünün de teminatıdır.
13. Devlet, insanlar arasında cinsiyet, ırk, din, dil, etnik köken farkı gözetmeyen bir kurum olmalıdır. Bir ülkedeki tüm dinlere, dillere, ırklara ve kültürlere aynı ölçüde saygı duyulmalı ve eşit davranılmalıdır. İdeal devletin bu boyutunu, Çoğulcu (Plüralist) Devlet olarak adlandırabiliriz.
14. Devlet, tüm vatandaşlarının her türlü sorunlarını çözecek bir kurum değil, gözetilmeye ve korunmaya muhtaç kimselere yardım ve destek sağlayacak bir kurum olmalıdır. Paternalist devlet (baba devlet) anlayışının değil, Sorumlu Devlet anlayışının benimsenmesi gereklidir.
15. Devlet, gelir ve giderleri prensip olarak birbirine denk olan bir kurum olmalıdır. Devlet yönetiminde mali disiplinin ve mali sorumluluk ahlakının bir gereği olarak kamu harcamaları ile gelirleri arasında denklik sağlanmasına gereken özen gösterilmelidir. Bunun için bütçe denkliğinin ve hangi hallerde bu denklikten vazgeçilebileceğinin anayasada ve yasalarda açık olarak yer alması gereklidir. İdeal devlet, Denk Bütçeli Devlet anlayışına dayalı olmalıdır.
16. Devlet, uluslararası siyasi ve ekonomik ilişkilere önem veren, uluslararası rekabete kenetlenmeyi ve dünya ekonomisi ile bütünleşmeyi hedef alan bir kurum olmalıdır. İdeal devletin bu boyutunu, Dışa Açık Devlet olarak adlandırıyoruz.
17. Devlet evrensel değerlere sahip bir kurum olmalıdır. Her ülkenin ve milletin sahip olduğu kültür, gelenek, örf ve adetlere şüphesiz saygı duyulması gerekir. Ancak önemli olan bigotizm ve dogmatizmin dar sınırlarını aşmak ve aynı zamanda “geleneklerin tiranlığı” altında ezilmemektir. Özetle, bir devletin oluşturulmasında yerel/bölgesel/milli değerlerle birlikte evrensel/küresel değerlerin ilke olarak alınması ve benimsenmesi gereklidir. İdeal devletin bu boyutunu, Evrensel Değerlere Dayalı Devlet olarak adlandırıyoruz.
18. Devlet, yönetiminde liyakat sistemi geçerli olmalıdır. Kamu görevlilerinin istihdamında kayırmacılık değil, bilgi, beceri ve yeteneğe dayalı liyakat sistemi uygulanmalıdır. Özetle, Meritokratik Devlet anlayışı kurumsallaştırılmalıdır.
19. Devlet, katılıma dayalı bir kurum olmalıdır. Vatandaşların, devlet yönetimine katılımını özendirecek tekniklerin (referandum, halk girişimi, halk vetosu, geri çağırma hakkı vs.) uygulanmasına önem verilmelidir. Yarı doğrudan demokrasi, halkın yönetime katılmasını sağlayacak yegâne siyasal sistemdir. İdeal devletin bu boyutu, Katılımcı Devlet olarak adlandırılabilir.
20. Devlet yönetiminde kalitenin artırılması ve geliştirilmesi için Toplam Kalite felsefesinin benimsenmesi ve uygulanması gereklidir. İdeal devletin bu son boyutunu Kaliteli Devlet olarak adlandırıyoruz. Daha iyi bir devlet için ilk yapılması gereken; devletin görev ve fonksiyonlarının çerçevesinin ve sınırlarının çizilmesidir. İkinci aşamada devletin, toplam kalite ilkelerini uygulama konusunda kararlı olması şarttır. Devlet yönetiminde, hem insan kalitesinin, hem de sistem kalitesinin birlikte ve eşanlı olarak gerçekleştirilmesi hedeflenmelidir.
Bu ideal devlet yönetim modelinin adı Parlamenter Cumhuriyet’tir.
Devleti yönetenler bu modeli benimsemeli ve halkın hizmetinde olduklarını asla unutmamalıdırlar.
Zira en iyi hükümet en az hükmedendir!
Dr. Vecdet Öz
Adalet Partisi
Genel Başkanı