ÖNSÖZ
  • Devlet yönetimi akıl ve cesaret işidir.
  • Devleti yönetirken dış dayatmalara mecbur kalınmamalı, ülkenin milli onurunu korumak her zaman temel ilkemiz olmalıdır.
  • Tecrübeli devlet kadroları oluşturup, öncelikle halkı ve paylaşımda adaleti esas alan ulaşılabilir kalkınma hedefleri konmalıdır.
  • Milli, manevi, ahlâki ve etnik tüm değerler bir potada eritilip derhal barış, istikrar, huzur ve uzlaşıya dayalı ortak bir kültür oluşturulmalıdır.
  • Öyle bir devlet olunmalıdır ki, üretilen politikalar sadece ülkeyi kalkındırmakla kalmamalı, bölge ve hatta dünya çapında örnek alınacak bir ülke haline gelinmelidir.
  • İzledikleri başarılı iç ve dış politika sayesinde küresel yönetiminde söz sahibi olan güçlü, onurlu ve belirleyici ülkeler arasında yer almak tek hedefimiz olmalıdır.
  • Devlet denilen şeyin muktedir bir güç ya da bir hiç olduğu, biraz devlet olunmayacağı asla unutulmamalıdır.
  • Ülke siyasetinde iktidar kadar muhalefetinde önemli bir yer tuttuğu gözardı edilmemelidir.
  • Güçlü ve doğruları söyleyen bir muhalefet, halkın seçimlerini doğru yapması konusunda belirleyici olduğu kadar iktidarın kendine çekidüzen vermesini açısından da çok önemli bir görev ifa etmektedir.
  • Muhalefet partileri yapmış oldukları eleştirilerin yanısıra kendi siyasi çözüm önerilerini de ifade etmelidirler.
  • Bizler yıllar önce bu görev bilinciyle yola çıkmış olan köklü ve tecrübeli bir siyasi partinin temsilcileriyiz.
GİRİŞ

Ülkemizde bugüne kadar uygulanmakta olan; parti içi demokrasiye, şeffaflığa, temsilde eşitlik ilkesine aykırı ve lidere biat üzerine kurulu eski siyaset anlayışını reddederek ülkenin temel sorunlarına çözüm getiren yenilikçi, değişimci, cesaretli REVİZYONİST VE REFORMİST politikalarla yola çıktık.

Baskıcı, ayrıştırıcı, yasakçı, cezalandırıcı, dini istismar eden değil demokratik, birleştirici, özgürlükçü, özendirici, yenilikçi, gelişmeye, geliştirmeye ve eleştiriye açık; katılımcı, çoğulcu, şeffaf, dayanışmayı öngören, çağdaş, uygar ve tam demokratik bir siyaset anlayışını benimsedik. Etnik kimlik, din üzerinden ve toplumu ayrıştırıcı siyaset anlayışına karşıyız.

BAŞKANLIK SİSTEMİ

Yasama, yürütme ve yargı gücünün tek kişiye “Başkanlık Sistemi” maskesiyle verilerek yasama,yürütme ve yargının tek elde toplanması antidemokratik bir anlayıştır. Parlamenter sistem yeniden işler hale getirilerek hâkimiyetin kayıtsız ve şartsız Yüce Türk Milletine iade edilmesini şart olarak kabul ediyoruz.

Parlamenter seçimi güçlendirmek üzere;

  • Ülke bazında seçim barajını kaldıracağız.
  • Lider sultasını yıkmak adına Siyasal Partiler Kanununu değiştireceğiz.
  • Çoğunluğu elinde bulunduran siyasi partiye egemen olma vasfını sağlayan TBMM iç tüzüğünü değiştirip, etkin denetime dayalı yeni bir iç tüzüğü yürürlüğe koyacağız.
  • Siyasi partilere üye kayıt yetkisini seçim kurullarına vereceğiz.
  • Gerçek demokrasiyi getirmek ve tam demokrasiyi tesis etmek üzere halkın doğrudan yasa teklif etme sistemini getirerek asgari 60.000 vatandaşın imzasıyla TBMM’ye sunulacak yasa tekliflerinin komisyon ve genel kurul gündemine alınmasını mecbur kılacağız.
  • 1980 darbesiyle kasıtlı olarak kaldırılan çift meclisli sistemi yeniden getirerek Senato ve Meclisi yeniden tesis edeceğiz.
YARGI VE ADALET REFORMU

Herkese fırsat eşitliği içerisinde tarafsız ve bağımsız yargı yoluyla haklarının korunabildiği, tarafsız ve baskıdan arındırılarak hesap sorabilen, yolsuzluk, eşitsizlik ve kayırmacılıktan rüşvetten arındırılmış yeni bir toplum ve reformist bir yargı ve adalet modeli getireceğiz.

  •  Yargı ve Adalet Reformuyla Yargıyı siyasallaştırıcı her türlü uygulamaya son vererek, bu amaçla yapılan tüm düzenlemeleri kaldırarak tersine çevireceğiz.
  • Adalet karşısında herkes eşittir ve suç varsa ceza da vardır ilkesinden hareketle kamu görevlilerine tanınan soruşturma iznine tabi olunması ayrıcalığını kaldırarak her vatandaş gibi kamu görevlilerinin yargılanmasını sağlayacağız.
  • Adalet Bakanı ve Müsteşarının HSYK üyeliğini kaldıracağız. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna Cumhurbaşkanı tarafından üye seçilmesine son vereceğiz.
  • HSYK yerine birbirinden ayrı ve Bağımsız Hâkimler Yüksek Kurulu ile Bağımsız Savcılar Yüksek Kurulunu tesis edeceğiz. Bu kurullarda yargı meslek örgütlerinin de temsilini sağlayacağız. Yargının temeli olan savunmanın (TBB, Barolar ve Avukatlık Mesleği) Anayasanın YARGI bölümünde yer almasını sağlayacağız.
  • Anayasanın 140/6 maddesini yürürlükten kaldırarak yargıyı tümüyle bağımsız hale getireceğiz.
  • Antidemokratik “Torba Yasa” uygulamasına son verilecektir. Temel kanunlarda yapılacak değişikliklerin yasama organında maddeler halinde ayrı ayrı görüşülmesine yönelik düzenlemeler yapacağız.
  • Yargıç ve Savcıların mali statüleri yasa ile düzenlenerek mali anlamda bağımsız olmalarını sağlayacağız.
  • Yargının özgürlükleri kovalayan değil koruyucusu olmasını sağlayacağız.
  • Vatandaşın mahkeme kapılarında uzun seneler süren hak arama çabalarıyla süründürülmesine son vereceğiz.
  • Devletin tüm organlarını yargı kararlarına uygun hareket etmelerini sağlayacağız.
  • SEÇSİZ VE UYAP’ın kontrol ve denetimini Adalet Bakanlığı dışında bağımsız SEÇSİZ ve UYAP Denetim kurullarına bağlayacağız. • Kanun ve içtihatlara ilişkin yargısal hafızanın örselenmemesi açısından temel kanun metinlerinin tümüyle değiştirilerek aşırı yasalaşmanın önlenmesi amacıyla seçme ve ayıklama metoduyla tadil edilmesini sağlayacağız.
  • Yasama-Yürütme-Yargı’nın ayrılığı ilkesine aykırı her türlü uygulamayı sonlandıracağız.
ULUSAL MEDYA

Doğru, tarafsız, yapısal ve oto sansürden kurtulmuş, fikir ve iradesinde özgür bir toplum inşa etmek üzere, halkın doğru haber alma ve iktidarı denetleme hakkını kullanabilmesini teminen yazılı basın ve görsel medya özgürlüğünü koruyucu tedbir alarak ilgili yasaları çıkaracağız.

  • Havuz medyası oluşumunu imkânsız hale getireceğiz. • Medya- ticaret-siyaset üçgeni yok edilecektir.
  • Bağımsız medyanın kurulabilmesi için RTÜK kaldırılacak ve medyanın gerçek paydaşlarının da söz sahibi olacağı tarafsız bir kurum haline getireceğiz. “ Medya Düzenleme ve kontrol Kurulunu” tesis edeceğiz.
  • Tüm ulusal TV kanallarına Anadolu ve Trakya’nın medeniyet tarih ve kültürünün yeni kuşaklara aktarılması amacıyla belgesel çalışmaların yayınlanması için günde en az bir saat belgesel yayın zorunluluğu getireceğiz. Televizyonlardan Türk örf ve adetlerine uymayan ve yanlış yönlendirme amacıyla maksatlı olarak yayınlanan programlara müsaade etmeyeceğiz.
  • Medya patronlarının ve ikinci dereceye kadar yakınlarının bizzat veya tüzel kişileri aracılığıyla ticari faaliyette bulunmaları önlenecektir.
TARIM VE HAYVANCILIK

Ülkemizin tarım alanındaki potansiyelini kullanmak stratejik olarak şarttır. Bir tarım seferberliği başlatarak planlamaya ve teknolojiye dayanan reformlar yapacağız.

  • Anadolu’ya özgü ürünlerin tohum kalitesi ve özgün hayvan türleri için koruyucu önlemler alacağız
  • Yerli Tohum kullanımı teşvik edilirken ithal tohum uygulamasına son vereceğiz. Yerli tohum üzerindeki yasakları kaldıracağız. Gıda üretiminde ve gıda ithalatında genetik yapısı değiştirilmiş ürünlere ve tohum kullanımına engel olacağız.
  • Tarım ve tarım ürünlerinde etkin denetim sistemi kuracağız.
  • Organik tarımın geliştirilmesi yanında ilaç sektörünün kullanımına yönelik bitkisel üretimi de yaygınlaştıracağız.
  • Mera, ova, orman ve zeytinlik talan ve kıyımına son vereceğiz.
  • Tarım kooperatiflerini desteklemek üzere bir kooperatif bankası ve Tarımsal Kalkınma Fonu kuracağız.
  • Süpermarket ve marketlerde cirolarının % 5’i kadar yöresel, yerel ürün satma zorunluluğunu getireceğiz.
  • Tarımsal KİT olarak nitelendirilen SEK, ET VE BALIK KURUMU, TEKEL, YEM SANAYİ gibi kuruluşların özelleştirilmeleri yeniden gözden geçirilerek üretici ve tüketici lehine olmayan şartlar değiştirilecektir.
  • Zirai Araştırma ve Geliştirme Enstitüleri ile Devlet Üretme çiftlikleri, Teknik Ziraat okulları yeniden organize edilecektir.
  • İthal tohum kullanımı azaltılarak, kademeli olarak temin ve kullanımı ülke genelinde yaygınlaştırılacaktır. Yerli tohum kullanan çiftçiye gübre, yakıt ve sulama desteği vereceğiz.
  • Devlet alımlarında tarımsal kooperatif ürünlerine öncelik vereceğiz.
  • Çiftçi ve besicilerin ürünlerini ilk elden tüketiciye ulaştırabilecekleri aracı fahiş kârını ortadan kaldıran dağıtım kooperatifleri kuracağız.
  • Kooperatif giderlerinden KDV ve ÖTV’yi kaldıracağız. Kooperatiflerde işlenen mallarda KDV yi düşüreceğiz. Tarım Kredi ve Satış Kooperatiflerini geliştireceğiz.
  • Çiftçi ve hayvan üreticilerinin alacağına devlet garantisi verilecektir. Tarım, hayvancılık ve balıkçılık desteklerini sezon başında maliyet artı belirlenecek asgari kar oranı garantisi vererek ilan edeceğiz.
  • Üreticiyi korumak adına lisanslı depoculuk ve elektronik ürün senedi (ELÜS) sistemini geliştirip tüm çiftçilerin kullanımına sunacağız.
  • Meraların korunması ve geliştirilmesi kapsamında özellikli tarım alanı ve meraları “TARIM SİT ALANI” kapsamına alacağız. • Balıkçılık sektöründe çalışanlar yeni iş kolu olarak Gemi ve Balıkçılık çalışanları adı altında SGK tarafından tanınmasını sağlayacağız.
  • Çiftçinin işlediği ürünleri KDV ve gelir vergisinden muaf tutacağız.
TOPRAK REFORMU VE KÖYE DÖNÜŞ PROJESİ
  • Toprak reformu yaparak yeniden çiftçilik yapmak isteyen topraksız veya az topraklı vatandaşların toprak sahibi olmalarına dönük teşvik tedbirleri alacağız.
  • Sınır hattında bulunan ve tarıma elverişli bulunan mayınlanmış arazileri temizleyerek üretim yapmak şartıyla topraksız köylülere tahsis edeceğiz. • Hayvancılıkta et ve süt üretimine destek vermek amacıyla yerli damızlık ırk üretimini yeniden başlatacağız.
  • Hayvancılık sektöründe girdi maliyetinin azaltılması için yem bitkileri üretiminin artırılmasını teşvik edeceğiz.
  • Kırsal kalkınmayı desteklemek için kentlerden ayrılarak köylere yerleşen, satışa yönelik üretim faaliyetinde bulunan her emekli vatandaşa, emekli maaşını % 10 fazlasıyla ödeyeceğiz. Köylerde tarımsal üretim, besicilik ve arıcılık yapmalarını mali destek uygulayarak teşvik edeceğiz.
İNSAN HAKLARI VE ÖZGÜRLÜKLER

İnsan haklarına dayalı ve saygılı devlet anlayışını güçlendirecek, anayasamız ile güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlerin eksiksiz olarak uygulanması temin edilecektir. 

  • Güvenlik soruşturmalarını tümüyle kaldıracak ve bu soruşturmalar neticesinde oluşan fişlemeleri imha edeceğiz.
  • Devletin göz yumarak ya da engel olamadığı yolsuzluklar nedeniyle yoksullaşmasını vatandaşlık hakkı ihlali olarak kabul ederek hesap soracağız.
  • Tüm kolluk kuvvetleri ve kamu personeline “Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimini “zorunlu kılacağız.
  • Anayasada yer alan önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanımında şiddet içermeyen barışçı tüm demokratik eylemleri suç olmaktan çıkaracağız.
  • Toplumsal olaylarda güvenlik güçlerinin yetkisini pasif korunma şekline getirerek orantısız güç kullanımını kaldıracağız. 
  • İç güvenlik paketinde sınırları çizilmemiş silah kullanma yetkisini ve mülki amire verilen gözaltı yetkisi başta olmak üzere tüm antidemokratik uygulama ve düzenlemeleri kaldıracağız.
  • Her türlü ayrımcılığa son vererek ırk, din, etnik köken, felsefi inanış, cinsiyet temelli ayrımcılık nedeniyle vatandaşın eğitim, sağlık hizmetleri ve çalışma hayatından, barınma hakkından vb. tüm sosyal desteklerden dışlanarak yoksullaştırılmasına karşı eşitlikçi ve sosyal politikalar izleyeceğiz.
İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKI

Bu konuda devlete düşen görev yurttaşların inanç ile ilgili ihtiyaç ve taleplerini karşılayarak destek olmaktır.

  • Ülkede mensubu olunan tüm din ve mezheplerin, kendi inançlarına özgü ibadetlerinin tanınmasını ve ibadet statüsüne alınmasını sağlayacağız.
  • Cem evlerini yasal statüye kavuşturarak, Alevi vatandaşlarımızın Diyanet işleri Başkanlığı nezdinde temsiline yönelik düzenlemeler yaparken yerel yönetimlerce yapılan sınırlamaları kaldıracağız.
  • Diyanet işleri Başkanlığı “DİN VE İNANÇ İŞLERİ YÜKSEK KURULU” adı altında yeni bir yapıya kavuşturulacaktır.
SIĞINMACILAR SORUNU

Savaş dolayısıyla ülkemize geçici olarak sığınan ve insanlık duygularıyla kapılarımızı açtığımız milyonlarca Suriye vatandaşına Yüce Türk Milletine referandumla danışılmadan sırf iktidarın oy kazanımı için Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığının verilmesini yadırgıyoruz. Suriye’nin iç savaşının biterek yeniden düzenli devlet konumuna geçeceği artık belli olmuştur. Rejim muhalifleri yenilgiye uğratılmıştır. Verilen Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlık kimlik belgelerinin iptal edilerek en uygun şartlarla misafirliklerine son verilerek ülkelerine gönderilmesi gerekmektedir. Türk vatandaşlığına kabul edilebilecek yabancı ülke vatandaşları ve sığınmacı kurallarını düzenleyen yasa yok sayılmıştır.

  • Kendi ülkelerindeki iç savaş ve benzeri sorunlardan kaçarak ülkemize gelen sığınmacıları sınır bölgelerinde oluşturulacak ve her türlü yaşamsal ihtiyaçlarının giderileceği tampon bölgelerde barındıracağız. 
  • Tüm göçmenleri kayıt altına alacağız.
  • 2011 den bu yana Suriye’den ülkemize gelen göçmenlerin bir program dâhilinde ülkelerine dönmelerini sağlayacağız.
  • Diğer yandan Suriyeli kadınların Türk erkeklere ikinci eş olarak satılmasını ve seks işçiliğini önlemeye yönelik caydırıcı tedbirler alacağız.
  • Ülkemizde geçici olarak bulunan Suriyelilerin üreterek kendi yaşamlarını idame ettirmeleri sağlamak için gereken alt yapı ve yasal çerçeveyi hazırlayacağız.
EKONOMİ

Türkiye’nin toplam dış döviz borcu 2002 sonunda 129 milyar Amerikan doları iken bu rakam Haziran 2016 yılında 421,4 milyar dolara ulaşmıştır. Bugün ise bu rakam özel sektör ve hazine garantili borçlarla birlikte 600 milyar doların üzerine çıkmıştır. Gittikçe artan bu borç sarmalı dışarıya bağımlı olmak demektir. Ülke yakında yeni bir kapitülasyonlar ve Düyun-u Umumiye ile karşı karşıya bırakılacaktır. Düşük dış finansman ihtiyacına rağmen portföy yatırımları sıcak para gibi kısa vadeli ve tedirgin kaynaklarla sağlanmaktadır. Bunun önüne geçebilmek için güvenli yatırım imkânları yaratarak orta ve uzun vadeli kaynaklara yönelteceğiz.

  • 2002 den bu yana programsız ve hesapsız olarak finansman ihtiyacının teminine yönelik özelleştirmeler artık özelleştirilebilecek varlıkların hesapsızca tüketilmesi sonucunda istikbalde finansman kaynağı olmaktan çıkmıştır.
  • Hiçbir ülkede stratejik önemi olan işletme ve kurumlar özelleştirilemez. Stratejik konumda olup ülke menfaatlerini tehlikeye sokabilecek özelleştirmelere yeni düzenlemeler getirecek, ulusal kalkınma için önem arz eden ve ulusal güvenlik için stratejik değeri olan tüm özelleştirmeleri ve mevzuatı gözden geçireceğiz.
  • Dış borçlanma ve hazine garantili işlere disiplin ve sınırlama getireceğiz.
  • Tüketime değil üretime dönük yatırımların önünü açarak teşviklendireceğiz. Ülkede tüketici ve tasarrufçu olmayan zihniyeti kaldırarak yeni bir kalkınma programıyla yeniden üreten, tasarruf yapan hızlı bir kalkınma modeli oluşturacağız.
  • Ekonominin genel rahatsızlıkları olan dolaylı vergi ağırlıklı vergi sistemini, kronikleşen yüksek işsizlik, kayıt dışı ekonomi, düşük tasarruf oranı, çok limitli, cılız, sığ finansal ürün çeşitlerine sahip limitli sermaye piyasaları olup, alınacak tedbirlerle Türk ekonomisini güçlendirilecek yeni bir yapıya kavuşturacağız.
  • Dizayn, Yazılım, ARGE, Teknoloji, Sağlık Turizmi gibi alanlara yönelik gerekli alt yapı yatırımlarının tümünü eğitim ve pazarlama sahasına taşıyacağız.
  • Ülkemizi, küresel platformda rekabet etmesini mümkün kılacak kaliteli bir eğitim alt yapısına kavuşturmak öncelikli hedefimiz olacaktır.
  • Merkez bankasını her türlü siyasal baskıdan kurtaracağız.
  • Ekonomik büyümenin başarısı, kalitesi dikkate alınmadan sadece hızıyla ölçülemez. Tamamen iç talep kaynaklı büyüme yerine net ihracatın büyümeye pozitif katkı sağlayacağı politikaları uygulamaya sokacağız.
  • Özel sektör yatırımlarını teşvik edici reformist uygulamaları hayata geçireceğiz.
  • Şirket ve bireylerin aşırı derecede kredi kullanmalarını önlemek için, bankaların zorunluluk oranlarının artırılması için tedbirler yürürlüğe sokulacaktır.
  • Banka temerrüt faizlerine düzenleme getirecek, bireysel ve tarımsal kredi borçlarını yeniden yapılandırarak halkın mağduriyeti önlenecektir.
  • Bankaların küçük ve orta ölçekli proje finansmanı kredilerine teşvik vereceğiz.
  • Küçük esnaf ve yerel sanayicilerin bulundukları bölgenin şartlarına uygun koşullarla kredilendirilebilmeleri için “ŞEHİR BANKALARI” kurulmasını teşvik edeceğiz. Bankacılık düzenleme ve denetleme kurulu onay ve denetimine tabi olacak ve en fazla sermayesi kadar mevduat toplayabilecek olan şehir bankaları, organize sanayi bölgeleri, sanayi siteleri, toptancı halleri gibi yerlerde kurulabilecektir.
TURİZM

Bir turizm cenneti olan ülkemizde;

  • Tarihi ve doğal sit alanlarını tartışmasız koruyup turizme kazandıracağız.
  • Turizmde ihtiyaçlara göre bölgesel planlama yaparak yatırım desteği vereceğiz.
  • Ülkemiz turizm politikasının sürdürülebildiğinin sağlanabilmesi için turim sektörü yatırımcı ve çalışanları ile birlikte yeni politikalar benimsemek ve uygulamak üzere bakanlıkla eş güdümlü “Turizmi geliştirme istişare konseyi“ kuracağız.
  • Ülke içine ve dışına yönelik reklam ve pazarlama faaliyetlerini destekleme fonlarını hayata geçireceğiz.
  • Turist sayısının çoğaltılması ve turizm gelirlerinin artırılmasına yönelik turizm merkezlerinde artan yapılaşma, alt yapı eksikliği ve çevre sorunlarının giderilmesine ve yatırımların turizm odaklı gelişme planlarına uyumunun sağlanmasına öncelik vereceğiz.
  • Ülke genelinde Turizm Planlama Bölgeleri oluşturacak ve bu bölgelerin planlanmasını bölge yatırımcıları, yerel yönetimler ve demokratik kitle örgütleriyle birlikte planlayacağız.
  • Sağlık konusunda iddialı olan ülkemizdeki sağlık hizmetlerini dışa açarak sağlık turizminin gelişmesini sağlayacağız.
VERGİ SİSTEMİ

Bugüne kadar yapılan en kapsamlı ve ülke kalkınmasına azami faydayı sağlayacak olan önemli bir vergi reformu gerçekleştireceğiz.

  • Gelir dağılımı adaletsizliğine son vereceğiz. Gelir dağılımında artan adaletsizliği çalışanlar lehine düzelteceğiz.
  • Asgari ücreti Avrupa standartları seviyesine çıkararak bu tutarı bütün ücretli çalışanlar için vergiden muaf tutacağız.
  • Asgari ücrette meslek grubuna ve meslek riskine göre değişen “Sektörel asgari ücret uygulamasına” geçeceğiz
  • Dolaylı vergide % 70, dolaysız vergide % 30 olan oranları tersine çevirerek dolaylı verginin vergi gelirleri içerisindeki oranını minimize edeceğiz. Vergi denetimi eksikliğinden kaynaklanan bu çarpık uygulamayı sonlandırarak vergilendirmeyi tabana yayacağız.
  • Dolaylı vergilendirme kaynakları olan akaryakıt, elektrik, su, doğalgaz vb. üzerindeki VERGİ, ÖTV ve KDV yüklerinin azaltarak piyasalara hareket, ucuzluk, getirmesini sağlarken üretim maliyetlerinin düşürülmesiyle dış pazarlarda rekabet imkânımız artırılmış olacaktır. Vatandaşın ekonomik yaşantısı üzerinde geçim şartlarını fakirlik sınırına dayayan haksız ve insafsız vergi yükünü kaldıracağız.
  • Yepyeni bir vergilendirme sistemiyle, makul ve herkesin zorlanmadan vergilendirme takvimi süresinde ödeyebileceği tek kademeli vergi sistemini getireceğiz.
  • Gerek kayıt dışı işçi çalıştıran gerekse vergi kaçakçılığı suçu işlemeleri dolayısıyla haklarında mahkemece hüküm verilmiş olanların kamu ihalelerinden yasaklanmasına ilişkin yasal düzenleme yapacağız.
  • Vergilerini ödeyemeyen veya ödemekten imtina edenlere mükâfat ve zamanında ödeyenlere ise bir nevi ceza anlamında devamlılık haline getirilen vergi afları yerine vergisini düzenli ödeyenlere (denetim sonunda oluşmuş bir vergi cezası oluşmamış ise) yıllık ödeyeceği vergi tutarı üzerinden %10 vergi indirimi sağlayacağız. Bu durum herhangi bir vergi cezası almamaları halinde devam edecektir.
  • Yatırımların bölgesel olarak dağıtılması amacıyla Marmara bölgesi dışında yatırım yapanlar için teşviklerin yanı sıra 3 yıl kurumsal vergi muafiyeti sağlayacağız.
  • Pırlanta, elmas, yat, özel uçak ve benzeri lüks mallara lüks tüketim vergisi getirilecektir. Ticari şirketlerde kullanılan araçlar yerli üretim dışından temin edilmişse amortisman uygulamaları kapsam dışına alınacaktır.
CARİ AÇIK YAPISAL ÖNLEMLERİ
  • Cari açık konusunda ara malı ithalat- ikame yerine İHRACAT hedefli olmalarını benimseyerek, Kaynakları doğrultusunda “Doğru” ürünleri ihraç eden bir ülkenin, ihracatın ithalatı karşılama oranlarının daha sağlıklı olacağı kabul ederek, ihraç ürünlerini desteklemek suretiyle cari açık problemine kalıcı çözümler getireceğiz.
  • Milli sanayimizin yanı sıra mukayeseli üstünlüğü olan ve ara malı ihtiyacı az olan veya gerektirmeyen sektörleri (Tarım ve hayvancılık, lojistik, turizm v.b.) destekleyeceğiz. Katma değeri yüksek işçilik yerine insan sermayesi ağırlıklı olan sektörler özel teşvikler ve yönlendirmeler kapsamına alınacaktır.
  • Döviz kredisi kullanan şirketlerin kur riskini elimine etmek için opsiyon gibi finansal enstrümanlar kullanmaları konusunda regülasyonlar geliştireceğiz.
  • Döviz kredileri için ödenen faizlerin vergi avantajlarını Türk lirası kredilerinden daha düşük hale getireceğiz.
  • Devletin sırtında ekonomik bir kambur olan başkanlık sarayı, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ne dönüştürülecek ve TÜBİTAK bu üniversiteye bağlanacaktır.
  • Kamuda her türlü kaynak israfına son verilerek 147 bin sayısına ulaşarak gelişmiş ülkeler kullanım oranlarının 20 misline çıkan miktardaki makam araç filosunun zorunlu makam araçları dışında kalanlar derhal satılacak ve yerli üretimde olmayan makam araçları alımına izin verilmeyecektir. Devlet uçuş filosu ise üç uçakla sınırlandırılacaktır. Trilyonluk Cumhurbaşkanlığı Airbus’ı satılarak hazineye gelir kaydedilecektir.
  • Örtülü ödenek kaldırılacak ve yapılmış olan tüm harcamalar geçmişe dönük araştırılmak üzere bir komisyon kurulacaktır.
KADIN HAKLARI

Kadın hakları en hassas olduğumuz konulardan biridir.

  • Kamuda siyasette, demokratik kitle örgütlerinde, yargıda, üniversitelerde, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması bakımından, eşit temsili bir vatandaşlık hakkını güvenceye alan “Parite Yasasını” Anayasal zemine oturtarak yürürlüğe geçireceğiz. Her alanda Parite Yasasının uygulanmaması halinde, mali, tazmini ve cezai yaptırım uygulamasına yönelik yasal düzenlemeler getirilecektir.
  • Kadına şiddete dur demek için eğitim sisteminde kadın-erkek ve vatandaşlık dersleri koyarak, Türk ceza kanunu ve infaz yasasında yapılacak düzenlemelerle cinsiyete dayalı, şiddet eylemlerini nefret suçu kabul ederek ceza infazında indirim, şartlı salıverme ve zaman aşımı olmaksızın, tecrit dâhil en ağır cezaları öngöreceğiz.
  • Kadına şiddet eylemlerini engellemekte ihmali olan kamu görevlileri hakkında tazminat ve görevden sürekli uzaklaştırmaya varan yaptırımlar uygulayacağız.
  • Kadına ve çocuğa yönelik taciz ve tecavüz suçlarına mahkûm olanların hükümlülüklerinin nüfus kaydına işlenmesi ile evlilik başvurularında psikiyatristlerden oluşan kurul raporu olmaksızın evlenmelerine izin verilmeyecektir. Ayrıca bu kişilerin çocukları için ev ortamında Sosyal Hizmet Birimleri tarafından rutin kontroller yapılacaktır.
  • 18 yaş altında ve mecburi öğretim kurullarını bitirmemiş kız çocuklarının aile izni ile dahi olsa evlendirilmeleri yasaklanacaktır. • Büro tipi iş yerlerinde çalışan annelerin çocukları için işveren tarafından her dört çocuğa en az bir bakıcı olmak ve giderlerinin yarısının devlet tarafından karşılanacağı ortak bakıcılık istihdamı zorunlu hale getirilecektir. 
  • Ailesi yoksulluk sınırı altındaki kız çocuklarına yılda bir kere olmak üzere her yıl yüksek öğrenime kadar 2000 TL, yüksek öğrenim süresince de 3000 TL teşvik bedeli vereceğiz.
  • Ev kadınlarına geçmişe dönük olarak hizmet borçlanması ve dolayısıyla emeklilik imkanı sağlanacaktır. Borçlandıkları döneme ilişkin toplu ödemelerde devlet bankalarınca kendilerine bağlanacak emekli aylığından sübvanse edebilecekleri ölçüde düşük faizli ve uzun vadeli kredi tahsis yöntemiyle ev kadınları da sisteme dahil edilmiş olacaktır.
SOSYAL YAŞAM PROJESİ
  • Asgari ücretin altında geliri bulunan veya hiç geliri bulunmayan tüm vatandaşlarımıza ücretsiz toplu taşıma hakkı sağlayacağız.
  • Evsizler için her ilde devlet sığınma evleri kuracağız.
  • Sokak çocukları derhal devlet güvence ve gözetimi altına alınacaktır.
  • Çocuk Esirgeme Kurumları yeni bir ad altında statüsü değiştirilerek burada büyüyen ve 18 yaşını dolduran çocuklarımızın sokağa gönderilmesine son verilerek, talepleri halinde her hangi bir işe yerleşinceye yahut tahsil süreleri boyunca barınma ve temel ihtiyaçlarının karşılanmasını teminen “Gençlik evleri” kurarak kamuda ve özel sektörde iş imkanı sağlayacağız.
DEVLET ONUR BELGESİ

Şehitlerimizin eş ve çocukları ile Gazilerimize, eş ve çocuklarına hayat boyu taşımak üzere birer “Devlet Onur Belgesi “ verilecektir.

  • Bu belge aynı zamanda şu öncelikli hakları sağlayacaktır:
  • Çocuklarının tüm tahsil masraflarının devlet tarafından karşılanması.
  • Sosyal konut edinme ve yararlanmada öncelik hakkı verilmesi.
  • Devlet kurumlarının kamp, otel ve misafir evlerinden ücretsiz olarak yararlanılması.
  • Kamuya ait tüm ulaşım araçlarından % 40 indirim alması.
ULUSAL SAĞLIK REFORMU
  • Genel sağlık sigortası zorunlu hale gelecek ve istisnasız tüm sağlık kuruluşlarında geçerli olacaktır.
  • Genel sağlık sigortası primlerinin toplanması için bir sağlık finans kurumu oluşturulacak ve özel sağlık sigorta kuruluşları da bu kurumun denetimine tabi olacaktır.
  • Herkese eşit ve ücretsiz sağlık hizmeti sunulacaktır.
  • Koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerine yatırım yapılacak ve bu şekilde tedavi edici sağlık hizmetlerinin yükü ve gideri azaltılacaktır.
  • Her türlü aşı, serum ve ilaç üretimi için yerli ve milli üretim teşvik yasası çıkarılacak, yabancı yatırımcının ülkemize gelmesi sağlanarak ithalat çıktıları minimize edilecektir.
  • İlaç katılım payı ve muayene ücretleri kaldırılacaktır.
  • Koruyucu ve Tedavi edici hizmetlerde kullanılan her türlü tıbbi ürün, reçete edildiği an temin edilecektir.
  • Birinci basamak sağlık hizmetinin yaygınlaştırılmadığı tek bir mahalle ve köy kalmayacak, bu hizmet aile hekimliği merkezlerinde verilecektir.
  • Aile hekimi olmayan hiçbir vatandaş kalmayacak ve her vatandaşın sağlık bilgileri kurulacak ulusal sağlık bilgi bankasında arşivlenecektir.
  • Kişisel sağlık verilerinin toplanması izlenmesi, kalitesinin arttırılması, standartlaştırılması ve yaşam boyu kullanımını sağlayacak “Ulusal Sağlık Veri Tabanını” oluşturulacaktır.
  • İlaç, tedavi yöntemi, teknolojik donanım anlamında dışa bağımlılığı sonlandırılacaktır.
  • Sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddet eylemlerinde cezaların caydırıcı olmasını sağlayacağız.
  • “Kamu Hastaneleri Birlikleri Yasasını” kaldırarak hastanelerin demokratik, özerk ve nitelikli yönetimlerinde mütevelli heyeti sistemini getireceğiz. Hastane Başhekimleri dâhil olmak üzere yönetim kadroları doktorlardan arındırılarak profesyonel sağlık yönetimi eğitimi almış ehil kişilere verilecek doktorlarımız tüm mesailerini sağlık hizmeti ve araştırmaya ayırabileceklerdir.
  • Tüm sağlık hizmet ve tıp eğitimi standardize edilecektir.
  • Gerekli yasaların teşkili ile imkânların elverdiği ölçüde özel hastaneler “Sağlık Sigortalarına” devredilerek maliyet, ilaç tıbbi cihaz alımı israfına son verecek hizmet otokontrolü sağlanacaktır.
  • Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının yaptıkları işin önemine uygun ücretlendirmeler Avrupa normlarına göre tanzim edilecektir.
  • Eczanelerin çalışma usul ve esasları Avrupa normlarına eriştirilecektir.
ULUSAL EĞİTİM REFORMU
Atatürk’ün milli tevhidi-tedrisat politikası ışığında planlamaya dayalı ve ülkemizin öz kaynaklarıyla teknoloji üretimi yapmasını sağlamaya dönük ülke insanımız kabiliyet ve özellikleriyle örtüşebilen dışarıdan alıntı yapılmamış, yaz boz tahtasına çevrilemeyecek şekilde yasalarla teçhiz edilmiş kısa,orta ve uzun vadeli süreci kapsayan hızlı kalkınmayı amaçlayan yeni bir Milli eğitim ve öğretim reformu yapılacaktır. Her çocuk ilköğretimden üniversiteye ücretsiz eğitime kavuşacaktır. • Köy Enstitüleri ilhamıyla “Merkez Köy Okulları” kurulacaktır. • Tüm okulların fiziki ve öğretim şartları standardize edilecektir. • Ara meslek grup ihtiyacını giderecek meslek ve sanat okulları yaygınlaştırılarak, üniversite kapılarında yığılmalar önlenecektir. Mesleki eğitime önem verilerek talep ve not ortalamasına göre 2 yıllık teknik okullara imtihansız giriş imkanı sağlanacaktır. • Yükseköğretimde YÖK kaldırılarak üniversiteler eğitim ve öğretimde mütevelli heyetlerince yönetilen özerk bir yapıya kavuşturulacaktır. • Atama bekleyen tüm öğretmenler koşulsuz atanacaktır. • Üniversite öğrencilerinin barınma ihtiyacını karşılamak için üniversite bölgesinde TOKİ tarafından devlet yurtları inşa edilerek öğrencilerin ucuz barınma ve ders çalışma imkânları sağlanırken yine yoksulluk sınırı altındaki ailelerin çocuklarına hiçbir koşul aranmadan devlet yurtlarında barınma imkânı sağlanacaktır. • Akademik kadronun bilimsel çalışmalar yapmasını teşvik edici ücretleri bilimsel performansa göre tespit edecek ücret sistemini getireceğiz. • Araştırma görevlilerinin mesailerini akademik çalışmalar dışındaki alanlarda kullanmalarına neden olacak görevlendirmeleri engelleyeceğiz. • Üniversite-Sanayi-TÜBİTAK işbirliği içinde araştırma ve bilime dayalı üretimin gerçekleştirilmesi sağlanacaktır. • Tüm meslek gruplarındaki stajyerlerin bedava iş gücü olarak kullanılmasını önleyeceğiz. Stajyerlerin çalışma süreleriyle orantılı olarak asgari ücretin % 50’sinden az olmamak kaydıyla ücret karşılığı çalıştırılması ve staj süresince SGK priminden muaf olacak şekilde sisteme kaydı için yasal düzenleme yapacağız.
ÇALIŞMA HAYATI VE SENDİKALAR

Sendikalar Demokratik sistemin vazgeçilmez öğeleridir.

  • Türkiye tarafından sırasıyla 25 Şubat 1993 ve 8 Ağustos 1951 tarihlerinde onaylanan 87 ( Sendika Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması) ve 98 ( Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı) sayılı ILO ( Uluslararası Çalışma Örgütü) sözleşmelerinde ve Birleşmiş Milletler ’in ilgili sözleşmelerinde ifade edilen şekliyle tüm çalışan hakları ile gözetilecektir.
  • Başta 6356 ( Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi kanunu) 4857 (İş Kanunu) ve 4688 ( Kamu Görevlileri ve Toplu Sözleşme Kanunu)olmak üzere çalışma hayatında mevzuat ve zihniyet değişikliğine gidecek ve sendikaların önündeki tüm engelleri ortadan kaldıracak engelleri ortadan kaldırırken kamu yararlarını da gözeteceğiz. 
  • Çalışma hayatına ilişkin yapılacak tüm değişikliklerde sosyal diyalog kurumlarını işleterek, sosyal taraflarla birlikte hareket edeceğiz.
  • Kiralık işçi ve esnek çalışma modellerine, sendikal örgütlenmenin engellenerek çalışma barışını tehlikeye sokacak koşullara ve kötü çalışma koşullarına meydan vermeyeceğiz.
  • Kıdem tazminatlarında hakkaniyetli bir sistem getirerek hakları güvence altına alacağız.
  • Grev ve toplu sözleşme hakkı da dâhil olmak üzere işçi memur ayırımı yapmadan tüm çalışanları aynı sendikal hak ve özgürlüklerden faydalandıracağız.
ŞEHİRCİLİK VE KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARI
  • 1999 Marmara depremi sonrası geçici olarak uygulanan ancak 17 yıldır daimi vergi haline getirilen” Deprem Vergisinin” amacına uygun kullanılmasını sağlayacağız. Depreme karşı konutunu güvenli yapı haline getirmek isteyen ve 6306 sayılı Afet Yasası olarak bilinen yasa kapsamında konut hak sahiplerine 30 yıla varan ucuz faizli bir finansman modelini bugüne kadar toplanan deprem vergilerinden sağlarken, konut edindirme fon ve bankalarının kurulmasına öncülük ederek şehirlerin rant ve aşırı yoğunluk kazanmalarına, hak sahiplerinin imar emsal katsayısı yetersizliğiyle daire mevcut m2 lerin den müteahhit hakkının ayrılarak ufalmasını ortadan kaldıracağız.
  • Ülke genelinde orta ve uzun vadeli kentselleşme, yerleşim ve toplu ulaşım projelerini akademik çevre ve şehir plancılarına yaptırarak sağlıksız yapılaşma dönemine son vererek bir reform gerçekleştireceğiz. İmar yönetmeliklerinin yapboz tahtası haline getirilmesine izin vermeyeceğiz. Proje uygulamaları ve imar planlarında meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının, üniversite ve konuyla ilgili STK ların görüş ve onaylarını gözeteceğiz.
  • Şehirleri halkın demokratik olarak kendilerini ifade edebilecekleri geniş kamusal nitelikli meydanlara kavuşturacağız.
  • İmar rantına son vereceğiz.
ULAŞIM
  • Aylık şehir içi toplu ulaşım giderlerini asgari ücretin % 20’sini geçmeyecek şekilde ve öğrencilerden yarısı olacak şekilde düzenleyeceğiz.
  • Engelliler toplu taşıma araçlarından ücretsiz olarak faydalanacak ve kullanımlarına ilişkin fiziki iyileştirmeler yapılacaktır.
  • Otoyollardan HGS-OGS adı altında alınan geçiş ücret ve harçlarını makul seviyelere çekerek sadece ulaşım ağının geliştirilmesine tahsis edeceğiz.
  • Ulaşım yollarının soygun ve rant kapısı haline gelmesinin önünü kapatıp hizmeti yeniden devletleştireceğiz.
  • Çevresel sorunlar ile küresel iklim değişikliği olgusunu göz önüne alarak çevresel sürdürülebilir ulaşım politikaları ile çevreye daha az zararlı ve ülkenin akaryakıt bağımlılığını minimize edecek demiryolu, deniz ve su yolları taşımacılığına önem vereceğiz. Şehirlerarası ulaşım gerek yolcu ve gerekse yük taşımacılığında deniz ve demiryoluna kaydıracak yatırımlar yapacağız.
  • Ulaşımda ikinci “Demir Ağlar” Projesini başlatarak Orta Asyaya kadar uzanan DEMİR İPEK YOLU projesini hayata geçireceğiz.
  • Alternatif ulaşım sistemleri kurabilmek için AR-GE ULAŞIM projesini başlatacağız.
ULUSAL MADEN POLİTİKALARIMIZ
  • Madenlerin sahibi halktır.
  • Maden ve madenci katliamına son vereceğiz.
  • Devletin soyulmasına imkân veren “ Hizmet alım sözleşmeleri” ve “ Rödovans sözleşmelerini “ derhal sona erdireceğiz.
  • Madenlerimizi devlet eliyle işleyecek, denetleyecek, maden ocaklarını çağdaş teknolojiye uygun koşullara kavuşturacağız.
  • Yer altı ve yer üstü kaynaklarımızın etkin biçimde korunabilmesi için “Doğal Kaynaklar Bakanlığı” kuracağız.
  • Somayı maden yüksekokulu, üniversite ve ARGE kampüsünden oluşan Ulusal Maden Eğitim merkezi haline getireceğiz. 
  • ILO sözleşmeleri uygulama kılavuzlarını derhal uygulamaya geçireceğiz.
  • Ülkedeki genel havza planlarını yeniden düzenleyeceğiz.
  • Öncelikle Somalı ve Ermenekli madencilerimize kadro güvencesi sağlayacak ve geçmiş dönem işçilik alacaklarını ödeyeceğiz. Sorumlulardan hesap soracağız.
  • Maden kazalarında ölen tüm işçilerin geçmişteki maden kazalarını da kapsayacak şekilde “Sivil Şehit” olarak kabulüne dair genel düzenleme yapacağız.
ASKERLİK VE VATAN SAVUNMASI
  • Askerliği cinsiyet ayrımı yapılmaksızın kademeli olarak profesyonel hale getireceğiz.
  • Profesyonel askerliğin yanısıra vatan savunması için gönüllü askerlik uygulamasını getireceğiz.
  • Ülkede büyük bir eşitsizlik yaratan “Bedelli Askerlik” uygulamasına son vereceğiz.
  • Maliyeti ne olursa olsun sözde değil özde Milli Vatan Savunması için teknolojik silah geliştirme ve üretimi ile dış devletlere olan silah bağımlılığına kademeli olarak ve hızlı bir şekilde son vereceğiz.
  • Tank-Palet fabrikası yeniden devlet uhdesine alınarak modern teknolojik imkanlarla işletmeye sokulacaktır.
  • Subay ve Astsubayların görev tanımlarına uygun özlük hakları ile maaş ve tazminatlarını yeniden düzenleyeceğiz.
  • Uzman Erbaşların ilk üç sözleşmelerinin yenilenmesi halinde muvazzaf sınıfa alınmalarını teminen yasal düzenlemeler yapacağız.
  • Emekli Subay ve Astsubay özlük ve mali haklarında iyileştirmeler yapacağız.
  • Fiilen komutanlık görevi yapan Astsubaylara görev tazminatı ödenmesi konusunda düzenlemeler yapacağız.
  • Terfilerde eğitim ve liyakat sistemine yeniden geçilmesini sağlayacağız.
  • Muvazzaf Subay ve Astsubayların orduda çalıştıkları branşlarla ilgili emeklilik sonrası sivil hayatta çalışmalarını sağlamak için gerekli belge ve sertifikaların verilmesini kolaylaştıracağız.
  • Uzman Erbaşların emeklilik hakkı ile ilgili kanuni düzenlemeleri yapacağız.
EMEKLİLER
  • Emekli maaşlarını yeniden düzenlenecek çalışan maaş oranlarıyla birlikte Avrupa normları ölçeğine taşıyacağız.
  • Farklı kurumlardan alınan emekli maaşları arasındaki adaletsizliği giderecek, aynı kurumdan farklı tarihlerde emekli olan kişiler arasındaki maaş uçurumunu düzelteceğiz.
  • Emeklilerin emekli maaşlarından tedavi ve ilaç giderleri başta olmak üzere her türlü ve her ne ad altında olursa olsun yapılan tüm kesintileri kaldıracağız.
  • Tüm emeklilere yılda bir kez olmak üzere TATİL İKRAMİYESİ ödenmesini sağlayacağız. 
  • Sosyal Güvenlik destek primi uygulamasına son vereceğiz.
POLİS TEŞKİLATI
  • Çalışan ve emekli Polislerin özlük ve mali haklarını yeniden düzenleyeceğiz.
  • Polis teşkilatını Devlet Memurları Kanunu kapsamından çıkarıp, özel bir personel kanununa bağlayacağız.
  • Polisin sendikal faaliyetlere katılarak hakkını arayabileceği, sesini duyurabileceği bir sistem kuracağız. 
  • Polis teşkilatı siyasi otoritenin değil, Devletin kolluk gücü olarak çalışması ve siyasi baskıdan uzaklaştırılması için özerk bir yapıya kavuşmasını sağlayacağız. Keyfi sübjektif disiplin cezası, atama, terfi uygulamalarına son vereceğiz. 
  • Polis teşkilatının yapı, görev ve yetkilerini günün koşullarına uygun hale getireceğiz.
  • Yönetici kadroların aynı askerlikte olduğu gibi ehil ve adil olması esastır. Polis teşkilatını yöneten kadroları meslek içerisinden liyakat esasına göre belli sürelerle atayacağız.
  • Polis teşkilatında branşlaşma ve uzmanlaşmanın önünü açacağız.
  • Polise fazla çalışma saatleri için ayrıca hakkaniyetli bir mesai ücret sistemini getireceğiz.
  • Polise görev süresince gerektiği ölçüde görev ve çalışma alanlarını dikkate alarak düzenli bir biçimde psikolojik destek sağlayacağız.
  • Polis teşkilatının insan hakları ve mesleki etik temeline dayandırılmış çağdaş eğitim sistemine kavuşturacağız.
ULUSAL ENERJİ POLİTİKALARI
  • Çevre ile dost, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmak amacını taşıyan bilimsel çalışmalar ve uygulamalar yürütmek üzere bir “Ulusal Enerji Enstitüsü” kuracağız.
  • Ülkemizin doğalgaza bağlı elektrik enerjisi üretiminin çeşitlendirilmesi ve bu şekilde dışa bağımlılığın azaltılmasını sağlayacak önlemler geliştireceğiz. Bu kapsamda Güneş, Rüzgâr, Jeotermal ve atıklardan çevreye duyarlı enerji üretimine ve kullanımına ağırlık vereceğiz. • Güneş enerjisi kullanımında hem ucuz enerji tüketimini sağlamak ve hem de görüntü kirliliğini önlemek amacıyla şeffaf güneş panelleri kullanım teşviğini getireceğiz.
  • Yer kabuğunun çeşitli katmanlarındaki sıcak su, buhar, gaz ve sıcak kuru kayalardan yenilenebilir, sürdürülebilir, ucuz, tükenmez, çevre dostu, yeşil birincil enerji kaynaklarından faydalanacak hâlihazırda ülkemizin mevcut jeotermal ısı potansiyelinin yaklaşık % 12,3 ü olan 3881 MWt ısı enerjisinin açığa çıkarıldığını gözeterek jeotermal ısı potansiyelini değerlendireceğiz. Rüzgâr gücünü de etkin ve verimli bir şekilde kullanımını sağlayacağız.
  • Doğayı tahrip eden ve doğa dengesini bozan HES ve TERMİK SANTRAL yatırımlarına son vereceğiz. • Elektrik ve doğalgaz dağıtım hizmetlerinin özelleştirme öncesi standartlara yükseltip Tüketici lehinde etkin denetim mekanizmasını kuracağız.
  • Enerji tasarrufunu teşvik için konutlarda 100 kw’nin altındaki elektrik tüketim miktarına % 20 oranında indirim yapacağız.
  • Hidro elektrik santraller başta olmak üzere EPDK tarafından verilen santral izinlerini gözden geçirerek sektördeki gerçek yatırımcılar ile lisans ticareti yapanlar ayrıştırılmasını sağlayacağız.
  • Akaryakıt fiyatlarının hesaplanmasında uygulanan yöntemi gözden geçirerek, maliyetteki yükselişin yansıdığı şekilde maliyet düşüşlerini de tüketici fiyatlarına gerçekte yansıtacağız.
  • Akaryakıt ve doğalgaz üzerinden alınan vergileri gözden geçirerek vergi ve vergi politikalarını yeniden tüketici lehine iyileştireceğiz.
  • Ülkemiz enerji politikalarına yön veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunu yeniden yapılandırarak koordinasyon eksikliğini ortadan kaldıracağız. Ülke ekonomisi için hayati derecede önem taşıyan enerji üretimi, ithalatı ve fiyatlama politikalarını tüketici lehine geliştireceğiz.
  • Nükleer santral kurulması çalışmalarında bir yandan Ülke çıkarlarını gözetirken diğer yandan da çevresel etkileri göz önünde bulunduracak son teknolojik projeleri kullanacağız.
YEREL YÖNETİMLER
  • Üniter yapıyla uyumlu, yerel düzeyde demokratik katılımın sağlandığı yerel yönetim sistemini geliştireceğiz.
  • Kent Konseyleri geliştirmek suretiyle çağdaş bir kamu yönetim anlayışı çerçevesinde, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, karar ve denetim süreçlerine toplumsal uzlaşma ve katılımın sağlanmasını hedefleyeceğiz.
  • Belediye ve İl Genel meclislerinin standartlarını yükseltecek yasaları getireceğiz.
  • Muhtarlık binaları standardize edilerek muhtarların sigorta primleri ile binalarının ısınma, aydınlatma, haberleşme vb. giderlerinin yerel yönetimlerce karşılanmasını sağlayacağız.
BİLİŞİM POLİTİKASI
  • Önemli hedeflerimizden biri de milli geliri arttırıcı bilgi toplumuna erişmek olduğu kadar, çağın gerektirdiği bilişim ve iletişim ürünlerini tasarlayıp üretecek bilişim endüstrisinin geliştirilmesidir.
  • Kişisel verileri temel hak ve özgürlükler başlığı altında anayasal koruma kapsamına alacağız.
  • Özellikle yerli yazılımları güçlendirerek kamu kurum ve kuruluşlarına yerli yazılım kullanımı zorunlu hale getirilecektir.
  • Yazılım ihracatçısına destek ve teşvik vereceğiz.
  • İnternet abonelerinden alınan ilk tesis vergilerini ve Bilgi Teknolojileri Kurumunca uygulanan ruhsatname ücretlerini kaldıracağız.
  • Fikri mülkiyet mevzuatını bilişim alanında geliştireceğiz.
  • Mevcut mevzuatı geliştirmek suretiyle Bilişim ve Elektronik İletişim yasalarını çıkaracağız.
  • Bilişim sektörünü Ulusal stratejik sektör olarak ilan edeceğiz. ARGE desteklerinde bilişim projelerine daha büyük pay ayıracağız. Türkiye’de ARGE ve inovasyon esaslı üretim kültürünü oluşturacağız.
  • Baz istasyonları kurulumunda ve yaygınlaştırılmasında maliyet değil halk sağlığını gözeteceğiz.
  • Çocuklarımıza ilk okuldan itibaren pedagojik sınırlar dahilinde yazılım programlama ve veri tabanı eğitimlerine hazırlayacağız.
  • Kültür toplumu strateji ve eylem planı hazırlayarak uygulamaya sokacağız. Telif hakkı gerektirmeyen her türlü bilgi ve belgeyi araştırmacıların ve bilim insanlarımızın erişimine açacağız.
SANAYİLEŞME POLİTİKASI
  • İthalata dayalı ekonomi ve sanayi politikalarını terk edeceğiz. Sanayide yerli teknolojiyi geliştirecek yerli teknolojiyi destekleyeceğiz.
  • Sanayi ürünlerimizin ihracatında yeni teşvik yöntemleriyle ihracaatı kolaylaştıracağız.
  • Sanayileşmenin itici gücü olan milli teknolojinin geliştirilmesi konusunda araştırma, geliştirme ve teknik personel yetiştirilmesi iin her türlü destek ve teşvikleri sağlayacağız.
  • Savunma, imalat, elektronik ve yazılım sektörlerinde atılım yapılmasını teşvik edeceğiz. Elektronik teknoloji üretimine öncelik sağlanacaktır.
  • Yüksek katma değer ve istihdam sağlayan yatırım projelerine yatırım indirimi sağlanacak ve teşvik edilecektir. Sanayide ARGE harcamalarını teşvik ve zorunlu kılacağız.
  • Sanayinin tüm ülkeye dengeli olarak dağılımını sağlayacak Anadolu yatırımlarına vergisel kolaylıklar getireceğiz. Büyük şehirlere göç engellenecektir.
  • Beyin göçünü engelleyici tedbirler alacağız.
  • Yerli mal kullanım bilincini geliştireceğiz.
DIŞ POLİTİKA

    ADALET PARTİSİ DIŞ POLİTİKA ESASLARI

    Adalet Partisi uluslararası ilişkiler alanında politikalarını,Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politika konusundaki 8 temel görüş ve prensibine dayandırır.

    Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında ülkemizin diğer uluslar ile olan ilişkilerinde anayolu belirleyen bu prensipler,özellikle 2.Dünya savaşı sonrasında ülkemizin yönetici kadroları tarafından giderek terk edilmiş ve ağırlıklı olarak Atlantik Paktı güdümünde bir dış politika izlenmiştir.

    1946 seçimleri sonrasında yoğun ABD etkisi ile şekillenmeye başlayan dış ilişkilerimiz,ilk kez bu çizgiden 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile çıkmış ve bu ‘’Bağımsız Duruş’’ Atlantik Paktı’nda beklemediği bir panik yaratmıştır.

    Türkiye’de ABD güdümünden çıkışı sembolize eden bu gelişmelere karşı ilk kez 1979 yılında Amerikan Haberalma Teşkilatı (CIA) Türkiye ve daha sonra Orta Doğu ülkelerini de içine alan ‘’Greater Middle East Initiative’’ bugün bilinen ismiyle ‘’Büyük Ortadoğu Projesi’’ni başlatmıştır.

    Bu proje çerçevesinde,ilk önce 1980 yılında organize ettikleri ve başarıya ulaşması için etkin destek verdikleri askeri darbe ile Türkiye’de 57 senedir gelişerek yerleşen demokrasiyi askıya almış ve köklenmiş siyasal partilerin tümünü yasaklayarak ülkenin siyasi geçmişini silmeye çalışmışlardır. 

    1980 askeri cuntasının oluşturduğu uygun ortamda ülkenin anayasası,siyasi partiler yapısı ve temel devlet kurumları tahrip edilerek,daha sonra kurmayı planladıkları ‘’Yeşil Kuşak’’ olarak adlandırdıkları,siyasal İslam temeline dayanan yapının gelişimi için uygun koşulları oluşturmuşlardır.

    Bu amaçla,izlenen politikalar ve ülkemizde gerçekleştirilen yapılanmanın kronolojik dizini (Ek 1)’de yer almaktadır. Bu tarihsel gelişim içerisinde gözden kaçırılmaması gereken en önemli ayrıntılardan birisi,birinci George Bush yönetimi sırasında,CIA Türkiye-Ortadoğu masası şefi olan Morton Abramovitz’in 1989-1991 yılları arasında ABD Ankara Büyükelçisi olarak görevlendirilmesidir. Abramovitz’in görev süresi içerisinde,diğer pek çok görevli içerisinde, Yeşil Kuşak teorisyeni olan Graham Fuller ve Kürt Politikaları uzmanı olan Henry Barkey önemli görevler üstlenmiştir.Halen haklarında yakalama kararı olan bu iki CIA elemanı,bugün FETÖ olarak adlandırdığımız Fetullah Gülen Cemaati’nin Türkiye içerisinde yayılma ve yine dağılan Sovyetler Birliği ülkelerinde yapılanma çalışmalarını planlamış ve yönetmişlerdir.

    Bu ekibin yönettiği ve yönlendirdiği ‘’Greater Middle East Initiative’’ projesi 1998 yılında artık sahneye konulmaya başlanmış ve ülkemizde daha önceden yaygınlaştırılarak etkin hale getirilmiş olan FETÖ yapısı kullanılarak AKP kurulmuştur.

    AKP yönetimine uyarlanan ‘’Yeni Osmanlı’’ ve ‘’Ümmetin Halifesi’’ olma hezeyanları Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasını tümüyle ele geçirmiş ve Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren dayandığı temellerden kaydırmıştır.

    Adalet Partisi,Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘’Yolundan Çıkmış’’ dış politikasını tekrar Atatürk’ün belirlediği 8 temel üzerine oturtacaktır.

    DIŞ POLİTİKAMIZIN 8 TEMEL PRENSİBİ

    1-YURTTA SULH, CİHANDA SULH.

    2- Türk çocuğu artık Arap çölleri için kanını dökmeyecektir .Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1930 yılında söylenmiş cümle.Kaynak: Mahmut Esat Bozkurt-Atatürk İhtilali

    3- Komşularınızın iç işlerine karışmayın.

    4- Rusya’yı tahrik etmeyin.

    5- Arap ülkeleriyle tarihi, sosyal, kültürel ilişkilerinizi geliştirin. Fakat aralarındaki anlaşmazlıklara karışmayın.

    6- Sormadan akıl vermeyin.

    7- Batı kültürünü benimseyin, fakat onların emperyalist emellerine alet olmayın.

    8”-En büyük hayalim, Ankara'da basılan bir gazetenin, Türkiye’den Uygurlara kadar tüm Türkler tarafından okunup anlaşılmasıdır"

     

      

    ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK

    İKLİM KRİZİ

    İklim krizi, insanlığın yok olmasıyla sonuçlanabilecek temel küresel sorunlardan biridir. Etkilerini, nerede olursak olalım her an hissediyoruz. Bir kısır döngünün içindeyiz fakat iyi haber şu ki bu gidişat tersine çevrilebilir.

    Yıl 2100: Kabus Senaryosu

    Küresel sıcaklıklar 4°C’den fazla yükselmiştir. Birçok ülkede yaz mevsiminde sıcaklıklar sürekli 40°C’nin üzerindedir. 50°C kadar yüksek sıcaklıklardaki sıcaklık dalgaları tropik ülkelerde yaygın hale gelmiştir.

    Her yaz, Antarktika dışındaki tüm kıtalarda kontrol edilemeyen yangınlar çıkmakta ve açık havada nefes almayı katlanılmaz hale getiren zehirli gaz bulutları oluşturarak her yıl sağlık krizlerine sebep olmaktadır.

    Okyanus sıcaklıkları çarpıcı bir şekilde yükselmiştir. Tekrar eden mercan beyazlaması vakalarından sonra Avustralya açıklarındaki Büyük Set Resifi resmi olarak ölü ilan edilmiştir.

    Dünyadaki çöller genişleyerek milyonlarca insanı yerinden etmiştir. Yaklaşık 3,5 milyar kişi, su kaynaklarının su ihtiyacını karşılayamadığı bölgelerde yaşamaktadır.

    Kuzey Kutbu’nda yaz aylarında deniz buzu kalmamaktadır. Sonuç olarak, uzak Kuzey bölgesindeki ortalama sıcaklıklar 8°C’den fazla yükselmiştir. Grönland ve Batı Antarktika buz tabakaları erimeye başlayarak okyanuslara çok büyük miktarlarda tatlı su karışmasına neden olmaktadır. Bu da farklı kıtalardaki birçok farklı kıyıda sellere sebep olmaktadır.

    Çoğu dağ buzulu tamamen erimiştir. Kayak, artık çoğunlukla kapalı alanlarda, dev yapay eğimlerde gerçekleştirilen bir spordur. Himalaya platosu buzullarının çoğu kaybolarak bir milyarı aşkın insanın bol miktarda suyundan faydalandığı Indus, Ganges, Brahmaputra ve Yamuna nehirlerinin su seviyelerini azaltmıştır.

    Okyanustaki fazla ısı, okyanusun genişlemesine ve deniz seviyelerinin yükselmesine yol açmıştır. Hong Kong, Rio de Janeiro ve Miami gibi birçok büyük şehir sular altında kalmış ve yaşanılmaz durumdadır. Maldivler, Marshall Adaları, Tuvalu ve daha birçok küçük ada terk edilmiş durumdadır.

    Nil Deltası, Ren Vadisi ve Tayland dahil birçok kıyı ve nehir bölgesini su basmış durumdadır. Bangladeş’in %20’sinden fazlası kalıcı olarak suların altına gömülmüştür.

    Kış fırtınaları daha kuvvetli olduğundan ve daha fazla su taşkınlarına neden olduğundan her yıl geniş çaplı rüzgar hasarına ve sellere yol açmaktadır.

    Tropikal siklonlar daha güçlü hale gelmiştir ve her yıl on milyonlarca insanı etkilemektedir. 2013’te yaşanan Haiyan Tayfunu gibi mega siklonlar, saatte 200 mili aşan rüzgar hızlarıyla daha da yaygınlaşmıştır.

    Güneydoğu Asya musonları, daha yoğun ve öngörülemez hale gelerek ülkelere çok fazla veya çok az yağış getirmekte ve üç milyardan fazla insanın hayatını etkilemektedir.

    Gıda ve su güvensizliği dünya çapında artmıştır ve milyarlarca insanın sağlığını ve refahını tehdit etmektedir.

    Tropikal ve subtropikal bölgelerdeki aşırı ısı ve nem, dışarıda çalışmanın imkansız olduğu gün sayısını on kat artırarak tarla üretkenliğine darbe vurmuştur. Avrupa gibi ılıman bölgelerdeki şiddetli hava koşulları, gıda üretimini oldukça öngörülemez düzeye getirmiştir.

    Balık rezervleri bitmiştir. Okyanus asiditesi %125 artmıştır. Bazı bölgelerde okyanus besin zinciri yok olmuştur.

    Tıbbi bilimlerdeki gelişmelere rağmen, tüberküloz, sıtma, kolera, ishal ve solunum hastalıklarından ölümler, insanlık tarihindeki en yüksek seviyelere ulaşmıştır.

    Isı dalgaları ve kuraklıktan, fırtınalar ve sellere kadar sert hava olayları, büyük oranda can kaybına yol açmakta ve milyonlarca insanı evsiz bırakmaktadır. Salgın hastalıklar, yüzyılın sorunu haline gelmiştir ve yoksulluğun ele geçirdiği savunmasız nüfuslar genelinde yayılmaktadır.

    BM Amiri, COP26’nın iklim konusunda “uzlaşmayla” kapandığını fakat bunun yeterli olmadığını söylüyor. COP26: AB, Paris Anlaşması hedeflerini canlı tutmak için sonuç alınmasına yardımcı olmaktadır. COP26’da kabul edilen Glasgow İklim Paktı, sera gazları için en kötü fosil yakıt olan kömür kullanımını azaltmayı açıkça planlayan ilk iklim anlaşmasıdır. Anlaşma, daha acil emisyon kesintileri için de baskı yapmakta ve gelişmekte olan ülkelerin iklim etkilerine adapte olmasına yardımcı olmak için bu ülkelere daha fazla yardım vadetmektedir. Öte yandan vaatler, sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlayacak kadar ileriye gitmemektedir. Daha önceki müzakere taslaklarına dahil edilen kömürü aşamalı olarak kullanımdan kaldırma taahhüdü, Hindistan ve Çin’in karşı çıkmasından sonra ani bir şekilde son bulmuştur.

    100’den fazla ülke “Küresel Metan Taahhüdü”nü imzalayarak metan emisyonlarını 2030’a kadar 2020 seviyelerine göre en az %30 azaltmayı taahhüt etmiştir.

    Dünya genelindeki ormanların %90’ından fazlasından sorumlu olan 140’ı aşkın taraf, “Glasgow Liderlerinin Orman ve Arazi Kullanımı Bildirgesi”nde orman kaybını ve arazi tahribatını 2030’a kadar durdurmak ve süreci tersine çevirmek için birlikte çalışma sözü vermiştir. 12 taraf (gelişmiş ülkeler) ayrıca, COP26 Küresel Orman Finansmanı vaadinde, 2021 ile 2025 yılları arasında ormanla ilgili iklim finansmanı için toplu olarak 12 Milyar ABD Doları sağlayacağını bildirmiştir.

    Böylece, kayıp ve zarar, teminat kararlarına ilk kez dahil edilmiştir. Bununla birlikte, gelişmiş ülkeler ön saftaki gelişmekte olan ülkeler için herhangi bir özel fon kabul etmemiştir. Gelişmekte olan ülkeler, düşük ve orta gelirli ülkelerin zarar verici iklim etkileriyle baş etmesine yardımcı olmak için adaptasyon fonunu iki katına çıkarma sözü vermiştir.

    ADALET PARTİSİNE GÖRE: YAPILMASI GEREKENLER.

    1)     EGO’dan EKO’ya: Kapitalizm/EGOloji yerine EKOloji/Ekolojizm benimsenmelidir

    Salt tüketime dayalı bir sistem sürdürülebilir değildir. Doğal kaynaklarımızın tükenmesi büyük zorlukları beraberinde getirmektedir. Kapitalist sistem yerine, doğanın korunmasına ve tüm canlıların mutluluğuna öncelik tanıyan bir sistem olan “Ekolojizm” benimsenmelidir.

    2)     SU DÖNGÜSÜ: Su yaşamdır, su döngüsünün sürekliliği sağlanmalıdır

    Su olmadan suda yaşayan canlılar hayatta kalamaz. Sürdürülebilir su kaynaklarını korumak için nesiller arası bir plana sahip olmalı ve bu planı uygulamalıyız. Bu, sürdürülebilir yaşam için gereklidir.

    Neler Yapılacak: 

    A)    Su konusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin en yetkin kurumu olan ‘’DSİ’’ Devlet Su İşleri kurumu yeniden yapılandırılacak ve yeniden etkin çalışır hale getirilecek.

    B)     Ülkemizin giderek azalan ‘’Su Envanteri’’ çıkartılacak ve 10-20 yıllık ‘’Su Planı’’ hazırlanacak.

    C)     Elektrik üretimi için küçük dere ve çaylar üzerine kurulan ve tüm akışı bozan, tek türbünlü HES’ler kaldırılacak. Yeterli su tutma kapasitesi olan akarsularımız üzerinde yeniden yüksek kapasiteli barajların yapımına başlanacak.

    D)    Yerel yönetimler sadece suyun dağıtımından değil, geri kazanılması, yeniden değerlendirilmesi ve yağmur hasadından da sorumlu olacaklar. Sorumluluk alanlarında su dağıtım şebekesi nedeniyle oluşan kayıp ve kaçaklar da belediyelerin sorumluluğunda olacak.

    3)     YENİLENEBİLİR ENERJİ: Artık %100 yenilenebilir enerji kullanımı gerekliliğinin sorgulanmasına gerek yoktur. Burada asıl soru “NE ZAMAN?” olmalıdır.

    Enerji ihtiyaçlarımız için fosil yakıtlardan yenilebilir enerjiye geçme gerekliliği konusunda birçok tartışma mevcuttu. Bu konu artık tartışmaya açık değildir. Asıl düşünülmesi gereken bu geçişi ne zaman yapacağımızdır. Sürdürülebilir yaşam için bu sorunun yanıtı, 2030 veya 2050 gibi öngörülebilir bir gelecekte değildir. %100 yenilenebilir enerjiye dün de ihtiyacımız vardı, bugün de var.

    Adalet Partisi, tüm çabalarını Türkiye’deki yedi tür yenilenebilir enerjinin derhal iyileştirilmesine odaklayacaktır. 1) Hidroelektrik enerji 2) Dalga enerjisi 3) Gelgit enerjisi 4) Güneş enerjisi

    5) Biyokütle enerjisi 6) Jeotermal enerji 7) Rüzgar enerjisi, enerji kaynaklarının geçişi için en büyük öneme ve önceliğe sahiptir.

    A)    Önceliğimiz en kirletici fosil yakıt olan kömürün elektrik üretiminden acilen çıkartılmasıdır. Bu amaçla, “’İthal Kömür” tüketen santrallar 2 yıl, “Yerli Kömür” tüketen santrallar 3 yıl içerisinde tamamen faaliyet dışı bırakılacaktır. Bu santralların işleticilerine kendi rızaları ile yenilenebilir enerji üretimine geçmeleri için teşvik sağlanacak, karşı çıkmaları halinde kamulaştırma yapılacaktır.

    B)     Yenilenebilir enerji alanında yatırım yapan firmalara özel teşvik kanunu uygulanacak ve bu alanlarda yerel yönetimlerin üretim faaliyetleri ayrıca teşvik edilecektir.

    4)     FOSİL ATIK ÜRÜNLERİNİN GERİ DÖNÜŞÜMÜ: Fosil yakıtlar ham madde olarak kullanılmalıdır.

    Fosil yakıtlardan yararlanmaya devam edebilir ve farklı modellerle ekonomik yöntemler yaratabiliriz. Aslında, fosil yakıtlar çok önemli ham maddelerdir. Gelecek jenerasyonlar, fosil yakıt kaynaklarından faydalanma şeklimizle ilgili olarak bizi eleştirecektir. Şimdiye kadar, ham maddelerimizi tükettik ve çevrede ciddi bir kirlenmeye sebep olduk.

    5)     BİR YAŞAM TARZI OLARAK VERİMLİLİK: Verimlilik: En ucuz enerji, su ve gıda, tasarruf edilendir.

    Atığı önlemenin ve enerji, su ve gıda kullanımında verimlilik yaratmanın yollarını bulmalıyız. Bu, kritik zamanlarda hayati öneme sahip olan kaynaklarımızın tükenmesini yavaşlatacaktır. Teknoloji, verimliliği artırma sürecinde bize yol gösterecektir. Bu anlamda toplumun eğitilmesi de hedeflere ulaşılmasında önemlidir.

    6)     ENERJİ, SU VE GIDA AÇISINDAN DAĞITILMIŞ ÜRETİM: Üretim ve Tüketim aynı yerde.

    Dağıtılmış üretim ilkeleri, yaşamımızın tüm yönleri için geçerli olacaktır. Enerji, su ve gıda üretecek ve kendi bölgemizde veya bölgemizin yakınında ürettiklerimizi tüketeceğiz.

    A)    Öncelikle su, kanalizasyon, doğalgaz gibi temel altyapı dağıtımlarını yapan yerel yönetimlerin süratle ‘’Elektrik Dağıtım’’ şirketlerini özel sektörden devralması sağlanacaktır. Her türlü elektrik dağıtım kayıp ve kaçağından belediyelere ait bu dağıtım şirketleri sorumlu olacak, bu alandan elde edecekleri gelirleri de yine şehirlerinin altyapı geliştirme çalışmalarında kullanmaları sağlanacaktır.

    B)     Enerji üretiminde belediyelerin yenilenebilir kaynaklarla, kendi bölgelerinin enerji ihtiyacını karşılamaya yönelik projeleri devlet tarafından desteklenecektir.

    7)     HERKES İÇİN YEŞİL VE AKILLI ŞEHİRLER: Yeni şehirler için Yeşil ve Akıllı Şehir planlaması ve eski şehirlerin dönüştürülmesi.

    Yeni şehir planlama konseptleri uygulamaya koyulmalıdır. Rahatlık ve sıfır emisyon için 1 milyonu aşmayan nüfuslar planlanmalıdır. İnşaat Teknolojileri yaşam kalitesinin artırılmasında önemlidir. Yeşil ve akıllı şehirler inşa edilmelidir. Mevcut nüfus, yeni şehirlere taşınmaya teşvik edilirken eski şehirler daha ekolojik olacak şekilde dönüştürülmelidir.

    A)    Ülke nüfusunun 25% oranında İstanbul’a ve 55% oranında 10 büyük şehre yığılması tüm ülke kaynaklarının düzensiz dağılması ve geniş yerleşim alanları ve arazilerin kullanılmamasına neden olmaktadır.

    B)     Yeniden yapılandırılacak DPT, Devlet Planlama Teşkilatı’nın başkanlığında, ülke üretiminin farklı bölge ve illere kaydırılarak , gerek ekonominin, gerekse nüfusun ülkede eşit oranlarda dağılımı teşvik edilecektir.

    C)     Ülkenin belirli şehirlerinde kümelenmiş olan sanayinin, zorunlu şartlar dışında büyük şehirlerden çıkartılması ve ülke geneline yayılması için ‘’Hedefli Taşınma Teşviği’’ uygulamasına geçilecektir.

    8)     GÜNEŞ ENERJİLİ ELEKTRİKLİ ULAŞIM STANDART HALİNE GELECEK: Güneş enerjili elektrikli ulaşıma yatırım

    Arabalar, trenler, tekneler ve uçaklar gibi tüm araçlar gelecekte güneş enerjili ve elektrikli olacaktır. Ulaşımda enerji devrimini desteklemek için Depolama Teknolojileri çok önemlidir. Bu araçlar, gündüzleri güneşin altında kendi kendilerine şarj olacaktır. Bataryalar, geceleri ana yük enerjisi sağlayacaktır.

    9)     DOĞAL DÖNGÜ, GERİ DÖNÜŞÜM, AZALTMA, YENİDEN KULLANMA: Her şeyi doğal döngüsüne geri döndürme ve geri dönüşüm, sürdürülebilirliğin anahtarıdır

    Her şeyi doğal döngüsüne geri döndürmeyi hedeflemeliyiz. Sürdürülebilir yaşamın yolu bu düşünce yapısından geçmektedir. Sınırlı kaynaklarımızın tükenmesini önlemek için geri dönüşüm süreçlerine yoğunlaşmalıyız. Teknoloji ve eğitim, bu düşünce yapısını ve platformu oluşturmamıza yardımcı olacaktır.

    10   SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM İÇİN YEŞİL EĞİTİM: İnsanlar, sürdürülebilir yaşam konusunda eğitilmelidir

    Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmamızın anahtarı eğitimdir. İnsanların sürdürülebilir ve sorumlu bir şekilde nasıl yaşanacağı konusunda olabildiğince erken şekilde eğitim alması, büyük bir fark yaratacaktır. Bu çaba, ahlaki ve mali desteklerle teşvik edilmelidir. Bu, bilgiyi nesiller arasında aktarma ve hatta geliştirme yönünde devam eden bir süreç olarak planlanmalıdır.

    11   DAHA AKILLI NÜFUS: Nüfusta nicelik yerine nitelik

    Dünyadaki her insan önemlidir. Yapay zekanın hayatımıza dahil olduğu gerçeğini düşündüğümüzde, gelecekte mavi yaka çalışan istihdam edilmeyecek veya robotların gerçekleştirebileceği görevlerde insan gücünden faydalanılmayacaktır. Her insanın kendi yeteneğini ve sevdiği şeyi keşfetmesini ve topluluğuna buna göre katkıda bulunmasını sağlamak için nüfus kontrolü gereklidir. Yaratıcılık ve yeni fikirler önemlidir.

    A)      Anaokulundan başlayarak tüm eğitim sistemi modern eğitim gereklerine uygun hale getirilecek ve tüm yerleşim birimlerine, kolaylıkla ulaşılabilir halde, eşit seviyede dağılımı sağlanacaktır.

    B)     Lise eğitimi, meslek kazanımına yönelik seçenekleri arttırılacak ve yine ülke genelinde, yörenin üretim ihtiyaçlarına göre planlanacaktır.

    12    DOĞAL VE TEKNOLOJİK DEKARBONİZASYON: İklim değişikliğini tersine çevirmek için ağaçlandırma ve dekarbonizasyon çok önemlidir.

    Hepimizin bildiği gibi, iklim değişikliğinin temel sebebi havadaki fazla karbondur. Olabildiğince fazla ağaç ekmek ve havadaki karbonu temizleyecek teknolojilerden faydalanmak, iklim değişikliğinin etkilerinin tersine çevrilmesi açısından çok önemlidir. Her iki çaba da çok değerlidir.

    A)     Orman stoğunun arttırılması ve uygun boş arazilerin süratle ağaçlandırılması için Orman Bakanlığı ve bağlı kurumlar yeniden yapılandırılacaktır.

    B)     Ağaçlandırma ve orman koruma çalışmaları öncelikle yerel Büyük şehir belediyeleri ile birlikte planlanacak, her şehrin kendi orman varlığını geliştirecek ve koruyacak altyapısının olması sağlanacaktır. Belediyeler bu konuda gereken araç parkının ve insan gücünün hazır tutulması konusunda sorumlu olacaklardır.