ÜLKEMİZİ 15 TEMMUZ KARANLIĞINA GÖTÜREN SÜREÇ
DÜN, TÜRK VATANINA YAPILAN ORGANİZE İHANETİN YILDÖNÜMÜYDÜ…
MASUM ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE, FETÖ'YÜ DEVLETE TAŞIYIP BAŞIMIZA BELA EDENLERİ VE DARBECİ HAİNLERİ LANETLE ANIYORUM…
15 TEMMUZ, TEMELİ 40 YIL ÖNCE ATILAN VE AKP İKTİDARIYLA BİRLİKTE CESARETLENEN İHANET PROJESİNİN UÇ VERDİĞİ TARİHİ BİR GÜNDÜR…
BU SÜRECİ DAHA İYİ KAVRAYABİLMEK İÇİN BU MAKALEMİ SABIRLA OKUMANIZI ARZU EDERİM !
......
HERŞEY 1980 ASKERİ DARBESİYLE BAŞLATILDI…
AMAÇ, BAŞKANLIK SİSTEMİ, FEDERASYON, BÖLÜNMÜŞ TÜRKİYE VE DEVLET İÇİNDE DEVLET KURMAKTIR!
ŞİMDİ SİZLERE 1980-2016 YILLARI ARASINDAKİ OLAYLARI DETAYLARA GİRMEDEN TARİHSEL SÜRECE GÖRE SIRALAYACAĞIM;
Yıl 1980: Askeri darbeyle milli çizgideki siyaset tasfiye edildi ve kontrol altında bir darbe hükümeti kuruldu. FETÖ o günde vardı ve Cuntaya destek verdi.
Yıl 1981: Özal Darbe Hükümetinin Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanıdır. 15 Ekim 1981 günü Kürt sorununa çözüm adı altında Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamada “Federasyon dahil her şeyi konuşmalıyız” diyerek ilk kez niyeti ortaya koydu.
Yıl 1983: Özal, emperyal darbe komutanı Kenan Evren’in talimatıyla ülkenin Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Erzurum, Diyarbakır, Eskişehir, Trabzon olarak 8 eyalete bölünmesiyle ilgili bir kararname hazırlattı ve ilk resmi işlemi başlattı.
Yıl 1988: Mesut Yılmaz’ın Dışişleri Bakanı olduğu ikinci Özal hükümeti döneminde Türkiye, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı imzalayarak ilk tavizi verdi.
Yıl 1991: Turgut Özal Cumhurbaşkanı oldu ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı 3723 sayılı ve 12.04.1991 tarihli yasa ile TBMM tarafından onaylandı. Özal yapmakta olduğu işlem yüzünden ileride Anayasa’nın 105. Maddesi uyarınca “Vatana İhanet” ile suçlanmaktan çekinerek 21.05.1991 tarih ve 3723 sayılı terörle Mücadele Kanunu’nun 23. Maddesi ile 29 Nisan 1923 tarih ve 2 sayılı “Hıyanet-i Vataniye Kanununu” yürürlükten kaldırttı.
Yıl 1993: 17 Şubat günü Org. Eşref Bitlis uçağının düşürülmesi sonucu şehit edildi. Eşref Bitlis İncirlik’ten kalkan ABD helikopterlerinin PKK’ya ikmal yaptığını tespit etmiş ve tekrarı halinde vur emri vermişti. Böylelikle TSK’nın ilk direnci kırılarak orduya gözdağı verilmiş oldu. Hükümet olayın üstüne gitmedi.
Yıl 1995: TSK, 21 Mart-02 Mayıs tarihleri arasında, ABD’den bağımsız olarak Kuzey Irak’ta PKK’ya karşı Çelik Harekâtı düzenledi. Bunun üzerine ABD’nin Foreign Affairs, Foreign Reports, Mediterranean Qarterly ve Joint Forces Qarterly gibi yarı resmi organları “Türk komutanlar hizadan çıktı” açıklamasını yaptılar.
Yıl 1995: Temmuz ve Ağustos aylarında gerçekleşen ve ABD heyetince ABD’nin Kuzey Körfez İşleri İstasyon Şefi Robert Deutsch’ın başkanlık ettiği birinci Türkiye-ABD görüşmelerinde ABD Türkiye’nin federasyona geçmesini istedi.
Yıl 1996: TSK, ABD’nin tehdit ve tasarruflarına karşı yeniden yapılanmaya başlayarak TSK’yı tümenler yerine yüksek ateş gücüne sahip hareketli tugaylara dönüştürdü ve yurt sathında yaygın yerleştirmeye başladı.
Yıl 1998: 28 Şubat tarih ve 406 sayılı Milli Güvenlik Kurulu kararı ile Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu “28 Şubat’ı bin yıl sürdürmeye kararlıyız” dedi.
Yıl 1999: Recep Tayyip Erdoğan 26 Mart günü okuduğu bir şiir bahane edilerek Pınarhisar Cezaevine konuldu ve burada bilinçli olarak dört ay tutularak kamu vicdanında mağdur edildi.
Yıl 2001: Cezaevi mağduriyeti kamu vicdanında karşılık bulan Recep Tayyip Erdoğan 14 Ağustos günü bu rüzgârla Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdu.
Yıl 2002: 24 Temmuz’da ABD, TSK’nın bu kararlılığı karşısında harekete geçti. Bin Yılın Meydan Okuması adı altında Nevada çölünde Türkiye’yi işgal tatbikatı yaparak gözdağı verdi.
Yıl 2002: AKP, 03 Kasım günü yapılan genel seçimlerde iktidara geldi. FETÖ ile birlikte planlı kadrolaşma çalışmaları başladı.
Yıl 2003: ABD 20 Mart günü Irak’ı işgale başladı.
Yıl 2003: Dışişleri Bakanı Abdullah Gül 02 Nisan günü ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel ile 2 sayfa 9 maddelik gizli bir anlaşma imzaladı ve 7. madde gereği federasyona dönülme şartı kabul edildi.
Yıl 2003: 04 Haziran günü BM İkiz Sözleşmeleri TBMM’de onaylandı.
Yıl 2003: ABD askerleri 04 Temmuz günü Türk subaylarını esir alarak kafalarına çuval geçirdi.
Yıl 2003: Başbakan Erdoğan, 08 Temmuz günü çuval operasyonu karşısında ABD'ye nota verilmesini isteyen muhalefete alaylı bir tavırla "ne notası veriyorsun, müzik notası mı?" diye cevap verdi.
Yıl 2004: 07 Mayıs günü Anayasa’nın 90. maddesine ek yapıldı. (Ek.07.05.2004-5170/7 Md.)
Buna göre milletlerarası antlaşmaları uygun bulma kabul edildi. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda Milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır hükmü kabul edildi.
Yıl 2005: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a American Jewish Congress (Amerikan Yahudi Kongresi) tarafından ‘Profiles in Courage’ cesaret ödülü verildi.
Yıl 2006: Recep Tayyip Erdoğan 04 Mart günü “BOB eş başkanıyız” açıklamasını yaptı.
Yıl 2006: 25 Ocak tarih ve 5449 sayılı Kalkınma Ajansları Kanunu ile 25 eyalete geçiş hazırlığı istendi.
Yıl 2007: TSK’nın küçültülmesini isteyen ABD, 12 Haziran günü yerli işbirlikçileriyle tertiplettiği kumpasla Ümraniye’de bir gecekonduda 27 adet el bombası bulunmasıyla TSK’ya karşı davalar başlatılmasını sağladı. Ergenekon, Balyoz gibi davalarla TSK’nın gözde subay ve komutanları bir bir tasfiye edildi.
Yıl 2009: “Kürt Açılımı” ile yola çıkarılan federasyon hazırlıklarına başlandı ve Oslo görüşmeleri yapıldı.
Yıl 2009: 29 Mart günü Büyükşehir Belediye seçimleri sonrasında BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan büyük bir memnuniyet içinde artık Kürdistan sınırlarının çizildiğini açıkladı.
Yıl 2010: 12 Eylül günü Anayasa referandumuyla Yargı bağımsızlığı zedelendi.
Yıl 2012: 06 Aralık gün ve 6360 sayılı Büyük Şehir Kanunu ile Güneydoğu’da kurulacak eyalet iskeleti şekillendi.
Yıl 2013: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 11. Türkçe Olimpiyatları’nda duygusal bir konuşma yaptı. Fetullah Gülen’den övgüyle bahsetti.
Yıl 2014: 16 Temmuz gün ve 6551 sayılı Çözüm Sürecine (terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine) dair kanun çıkarıldı.
Yıl 2015: 07 Haziran seçimlerinden sonra PKK’ya karşı başlatılan askeri temizlik harekâtının ABD’nin askeri gücüne zarar verdiği beyan edilerek Türkiye uyarıldı.
Yıl 2016: 15 Temmuz tarihinde Türk askerinin şerefli üniformasını giymiş Amerika komutasındaki vatan haini asker müsveddeleri tarafından darbe teşebbüsünde bulunuldu.
Mahiyeti henüz karanlık olan bu girişime ve sonrasında bu girişimi kazanca çeviren ikincil şer faaliyetlerine ilişkin bazı hususların tarihin ilerleyen sürecinde AKP sonrası aydınlanacağını umut ediyorum. Bir adli tıp hocası olarak bu konunun çok yakın takipçisiyim.
....
Birbirine eklemlenmiş ve amacı ülkeyi tahrip etmek olan siyasi tasarrufları sizlere fazla detaylara girmeden kronolojik sıraya göre kısaca ifade etmeye çalıştım, umarım fikir sahibi olmuşsunuzdur.
2016 sonrası ise hepimizce malumdur!
Geçen 6 yıllık sürede başta ekonomik kriz olmak üzere başımıza gelen onlarca vahim hadiseye hep birlikte şahit olduk ve olmaya da devam ediyoruz.
Hiç endişeniz olmasın ki yukarıda sarf edilen onca çabanın arkası gelecektir ve eğer siyaseten duyarsız kalırsak ülkemiz sonunda Yugoslavya modeli federatif bir yönetime geçirilerek bölünmeye çalışılacaktır. Zira kendi ellerimizle onay verdiğimiz tek adamlı başkanlık sistemi ne yazık ki bunun alt yapısıydı ve ülkedeki mevcut idari sistem artık tamamıyla bu projenin taşeronu haline dönüşmüştür.
2016 sonrası yapılan tüm milliyetçi söylemler ve hamasi nutuklar kurbanı kesmeden önce yapılan süsleme ve tribün şovdan başka bir şey değildir. Dışa karşı yapılan efelenmelerin tamamı içi boş danışıklı dövüş ve kayıkçı kavgasından ibarettir.
Toplumun belli bir kesimini bir arada tutarak oyları muhafaza etmek için sürekli olarak Osmanlı sosuna batırılmış, din ceketi giydirilmiş, ecdat ve İslam’la alakası olmayan çakma bir düzen mehter, ezan, sala, televizyon dizileri ve yanlı tartışma programları eşliğinde dayatılmaktadır. Kalan eksik oylar seçim hilesiyle telafi edilecek boyuttadır. Aksi halde kazanamayacakları seçime girmeyecekler ve seçimi ötelemek için mutlaka mücbir bir sebep icat edeceklerdir.
İşler yolunda giderse yegane hedefleri her türlü hile-i şeriyye ile 2023’de iktidarı tekrar ele geçirmek ve son noktayı koymaktır…
Bu gerçeği göremeyen ya da görmezden gelen partilerin ülkeyi içine düşmüş olduğu girdaptan çıkarma şansı yoktur.
Tek çözüm yüzde yüz yerli ve milli bir siyaset ile ideolojik ayrım gözetmeksizin ona gönül verecek vatanperver seçmendir…
Köprüden önce son çıkışa az kaldı…
Oyuna gelme Türkiye’m!!!
Dr. Vecdet Öz