ÖNLEM ALINMAMIŞ FELAKETTEKİ HER KAYIP BİR CİNAYETTİR!

HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ SUÇU KABAHATLİ İŞLEMİŞ ENKAZIN ALTINDA YİNE MASUMLAR KALMIŞTIR!

Bu kabahatte, AKP dahil geçmişteki tüm iktidarlar ve belediyelerin dahli vardır!

Şimdi diyeceksiniz ki hocam kıyamet günü ibadet olmaz lütfen bunu şimdi konuşmayalım! Gün birlik ve beraberlik günüdür, felaketi atlatalım sonra konuşuruz!

Hayır, şimdi konuşalım!

İçimiz yanarken konuşalım!

Kundaktaki bebekler, sabi sübyanlar dondurucu soğukta göçük altından çıkarılırken konuşalım!

Üzeri açık cesetler insanlık dışı bir şekilde hastane önlerinde istiflenmişken konuşalım!

Analar, babalar, çocuklar çığlık atarken konuşalım!

Yüzlerdeki dehşet ifadeleri kaybolmadan konuşalım!

İçimiz kan ağlarken, gözyaşları kurumadan konuşalım!

Hizmet adı altında yapılan yollar, hastaneler, devlet binaları yerle yeksan olmuşken konuşalım!

Milleti enkaz altından çıkarması gereken siyasi erk enkazın altında kalmışken konuşalım!

Milletin yardım konvoyları yol bulamayıp felaket mahalline ulaşamazken konuşalım!

Suç mahalli ortadayken, deliller toplanmadan, kararmadan konuşalım!

Demiri tavında dövelim ve akıldan, mantıktan, ahlaktan, vicdandan uzaklaşmış; yalana, çıkara, ranta teslim olan insafsızları ifşa edelim!

Değerli dostlarım,

İnsan eliyle oluşmamış doğal bir felaket elbette ki kaçınılmazdır!

Lakin önlem almamak ve her seferinde kurban vermek büyük bir yönetim suçudur!

Üstelik de bilim insanları ve uluslararası kuruluşlar yıllardır uyarırken ve meslek odaları kıyametleri koparırken!

Yazık değil mi yitirdiğimiz binlerce insana, heba olan milyonlarca dolara!

Yıllardır geliyorum diyen son felakete karşı hiçbir ciddi ve kalıcı önlemin alınmadığı, hizmet adı altında yapılan her türlü yatırımın un ufak olduğu hiçbir işe yaramadığı artık gün gibi ortadadır!

9 şiddetinde depremlerin olağan hale geldiği ve bunun bir yaşam kültürü içinde zararsız hale getirildiği Japonya örneğinden hiç mi ders çıkarılmaz?

Yıllardır deprem ve önlem alınmamış diğer felaketlerde verdiğimiz can ve mal kaybını; Çanakkale Harbi, İstiklal Harbi, Kıbrıs çıkarması ve yıllardır süren terörle mücadelede vermedik!

Önlemi alınmamış her felaket kader değil taksirli bir cinayettir; faili ise belediyeler ve mevcut hükümettir!

Tıpkı Mehmet Akif Ersoy’un, “Koca Karı İle Ömer” adlı şiirinin dizelerinde ifade ettiği gibi: “Kenar-ı Diclede bir kurt kapsa koyunu, Gelir de adl-i ilâhi Ömer’den sorar onu!”

Bizler kayıpların hesabını başa getirdiğimiz yöneticilerden değil de ABD başkanından mı soracağız?

Bilimsel olarak can kayıplarının %80 çürük binalar, %20 kötü zemin yüzünden meydana geldiği bilinmesine rağmen kanun kural dinlemeden ruhsatlara imza atarak milleti ölüme mahkum edenlerden bugün hesap sormazsak ne zaman soracağız?

Yasaları değil kafaları değiştirmediğimiz ve geçmişe doğru tüm sorumluluklardan hesap sormadığımız sürece tarih tekerrür edecek ve felaketlerin sonu gelmeyecektir!

Bu süreçte biz bilim insanlarına düşen görev çok büyüktür zira bilim insanının görevi, olanlarla olması gerekenler arasında köprü olmaktır!

Konusu suç bilimi olan bir bilim insanı olarak böylesi büyük bir felaket karşısında olanlara sessiz kalmam mümkün değildir! Her zaman uyardım ve uyarmaya devam edeceğim!

Bu ülkenin yetiştirmiş olduğu tüm bilim insanlarını da aynı hassasiyet içinde olmaya, milletine sahip çıkmaya ve irşat görevini yerine getirmeye davet ediyorum…

Bilim insanları olarak, 2547 sayılı yasanın bizlere verdiği yetkiyle artık elimizi taşın altına koyarak gerek siyasete ve gerekse bürokratik yönetim kadrolarına talip olarak bu gidişata dur deme vakti gelmiştir…

Haydi göreve...

Dr. Vecdet Öz