BİR İHANET ÖYKÜSÜ...
İşe Erbakan hocalarını satmakla başladılar…
Milli gömleği çıkarıp FETÖ gömleği kuşandılar…
Hep birlikte Amerika, İngiltere ve Vatikan’la anlaştılar…
Kalkan ihanet trenine doluştular…
Hoca efendileri sayesinde iktidarı kaptılar…
Kadrolaşmayı cemaat imamlarına bıraktılar…
Daha başından itibaren ihanete bulaştılar…
İlk iş olarak korktukları kurumlara el attılar…
Orduyu ele geçirip komuta kademesini dağıttılar…
Ergenekon’u terörle özdeşleştirip Türk destanına kara çaldılar…
Böylece ezeli intikamlarını da almış oldular…
FETÖ tezgâhında çırak, kalfa, usta olup işi kaptılar…
10 yıl sonra kendi tezgâhlarını kurup hocalarıyla yollarını ayırdılar…
Tek başlarına yola koyuldular…
Allah’tan af, milletten özür dileyip gözyaşı akıttılar…
Kandırıldık deyip mağduru oynadılar…
Öfke içinde sırları ifşa edip millete rezil oldular…
Çıkar dalaşının adını darbe koydular…
Bunu da bir güzel kullandılar…
FETÖ’nün siyasi ayağı söyleminden hep rahatsız oldular…
Ucu kendilerine uzanır diye korktular…
Bu yüzden FETÖ ile mücadeleyi terör ağacından meyve koparma hikâyesine çevirip gövdeyi hep korudular…
FETÖ’den kalan mal varlıklarının akıbetini hiçbir zaman açıklamadılar…
Basın tarafından, FETÖ’nün kasası olan Akın İpek’in otelinin dehlizinde bulunduğu ve el konduğu iddia edilen 18 ton altın, 500 milyon Euro ve 250 milyon dolar konusuna ise hiçbir zaman için açıklık getirmediler…
Nedense terör başı Gülen’in iadesi için beklenen çabayı hiç sarf etmediler…
Başta yere göğe konduramadıkları savcı Zekeriye Öz olmak üzere, FETÖ’cü kaçakların peşini nedense bıraktılar…
Bunları hiçbir zaman gündem konusu bile etmediler…
FETÖ’cülüğü yargı ve muhalefet üzerinde hep sopa olarak kullandılar…
Bu sayede üstü kapalı bir korku rejimi kurdular…
Her olayda rüzgâra göre yelken açtılar…
Hiçbir zaman samimi olmadılar…
Açılım adı altında PKK ile müzakere ettiler…
Teröristleri sınırda devlet töreniyle karşılayıp şehir meydanında ağıtlar yaktılar…
Teröre taviz verdikleri için yüzlerce yavruyu babasız bıraktılar…
Gözü yaşlı onca ananın ahını aldılar…
Kardeş toplumu kamplaştırdılar, yandaş bir toplum yarattılar…
Bin yıllık kardeşliği ortadan kaldırdılar…
Sürekli din istismarı yaptılar ve Arap hurafelerini din diye dayattılar…
Başörtüsüne bürünüp ahlak örtüsünü çıkardılar…
Sürekli gözyaşı döküp Müslüman taklidi yaptılar…
Ayasofya camiini bile istismar amaçlı açtılar…
Kutsal mabetleri siyasi birer karargâh yaptılar…
Hutbeleri istedikleri gibi okuttular…
Her türlü cemaat yapılanmasını baş tacı edip dini rayından çıkardılar…
Kur’an da yeri olmayan bir ruhban sınıfı yarattılar…
Yargıyı payanda edip hak, hukuk, adalet kavramlarını dumura uğrattılar…
Kutsal olan savcılık ve hâkimlik mesleğini zora soktular…
Demokrasiyi devre dışı bırakıp herkesi azarlayan tek adam düzeni kurdular…
Anayasal devlet yapısını tahrip edip partizan bir devlet anlayışı yarattılar…
Fabrika ve barajlar kurmak yerine lüks saraylar inşa ettiler…
Avenelerine her biri birkaç milyonluk yüzlerce makam aracı tahsis ettiler…
Üretim ekonomisini tahrip edip tüketim ve rant ekonomisi icat ettiler…
İstihdam imkânlarını yerle yeksan edip devasa işsizler ordusu ve yardım edilmiş bir yoksulluk yarattılar…
Hep rüşvetle ve bu amaçla kurulduğu iddia edilen vakıflarla anıldılar…
Cumhuriyetin tüm kazanımlarını “babalar gibi satarız” diyerek bir pula sattılar...
Bu da yetmedi dışarıdan borç alıp rant kanalına akıttılar…
Millete 500 milyar dolara yakın borç takıp gençliği ipotek altına soktular…
Ranta dayalı yatırımlar yapıp millete hizmet diye dayattılar…
Paylaşımı hep ayakkabı kutularıyla yaptılar…
Ülkeyi ödenemez bir borç batağına soktular…
Ekonomiyi çökertip milletin anasını ağlattılar…
Ölümü unutup dünya malına taptılar…
Yabancı bankalara altın ve dolar stokladılar…
İngiltere ve Amerika’da devasa mülkler aldılar…
Bu yüzden WikiLeaks belgelerinde bile anıldılar…
Bunlara el konulmasından ise hep korktular…
Sarraf davası yüzünden dara düştüler…
Bu yüzden de Amerika’ya boyun eğdiler…
Topluma sürekli 2023 yalanını pazarladılar…
İşsizliğin, açlığın, sefaletin ve ekonomik krizin üstünü örtmek için yapay gündemler yarattılar...
Sözde müjdelerle milleti oyaladılar...
Aya çıkmayı bile vaat ettiler…
Aya çıkmayı bırakın, doların tarihi rekor kırmasını sağladılar ve oluşan hiper enflasyonla ülkeyi muhannete muhtaç ettiler…
Milleti içinden çıkılması zor bir borç batağı ve sefalet çukuruna ittiler…
Kur korumalı mevduat hesabı oyunu ile paralarına para katarak hazineyi iç ettiler…
Demografik yapıyı tahrip edecek büyüklükte, adeta kavimler göçüne dönüşmüş ve içinde her türlü fitnenin bulunduğu bir mülteci akınına kapı açtılar…
Vatan evlatlarına harcamaktan imtina ettikleri milyarlarca doları mülteciye hibe ettiler…
Bununla da yetinmeyip ayrıcalıklı haklar ve kontrolsüz bir şekilde vatandaşlık verdiler…
Başta büyük önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kahraman ecdada ve milli değerlerimize hakaret eden kim varsa baş tacı ettiler…
Andımızı yasaklatıp T.C. ibarelerini, Atatürk resimlerini, büstlerini ve heykellerini baş aşağı ettiler…
İstiklal Marşı’nda oturup keşke Yunan kazansaydı diyen hainin önünde reverans yaptılar…
T.C. Devleti ve Cumhuriyet’in garantisi olan Lozan Antlaşması, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Anayasa’nın ilk dört maddesini sürekli sorun ettiler…
Amerika’nın Yunanistan Dedeağaç limanına yaptığı devasa askeri yığınağa ve işgal edilerek birer askeri üs haline getirilen Ege adalarına yıllarca göz yumdular…
Tamamı tasarlanmış ve sayfalara sığmayacak bu ve benzeri onca olayı hasıraltı edip gizlemek için onlarca suni gündem yarattılar…
Ülkeyi yönetiyormuş gibi yapıp talimat üzere içeriden dönüştürdüler ve darülharp mantığı içinde koskoca bir harabe yarattılar…
Dışarıdan kuşatılmasını ise sineye çekip hep seyirci kaldılar…
Taraftarı ikna etmek ve safları sık tutmak için de Osmanlı sosuna batırılmış, din ceketi giydirilmiş; ecdat ve İslam’la alakası olmayan çakma bir düzeni sürekli olarak mehter, ezan, sala ve tarihi diziler eşliğinde dayattılar…
Nihayet kapatılacak bir parantez olarak gördükleri Cumhuriyet’in 100. yılı olan 29 Ekim 2023’e bir yıl kala mega projelerini finale ulaştırmayı başardılar…
Sıra geldi finale ve tarihi rövanşa…
İçeriden dönüştürülmüş, dışarıdan kuşatılmış bir ülkeyi kahramanlık türküleri eşliğinde savaşa sokmaya ve içeriden karıştırmaya...
Yedi düvelin yapamadığını tek başına yapmaya…
“Şimdi anladınız mı bir vasiyet olan gençliğe hitabenin yazılma nedenini!”
Dr. Vecdet Öz