TARİHİ GÖREV...

Kemal Kılıçdaroğlu eski dostumdur; çok iyi niyetli, dürüst ve naif bir insandır. Bu özellik şu günlerde günlük yaşamda ve dost ilişkilerinde nadir görülen bir haslettir. Lakin siyasi ilişkilerde, muhalefet söylemlerinde ve ülke adına alınan önemli kararlarda ciddi bir handikaptır. Siyaset, eğer ki ülke yönetimine talipseniz hata affetmez. Son derece dikkatli ve tasarrufun sonunu görerek hareket etmek gerekir. Çünkü ucunda cephede kazanılan kutsal bir vatan vardır ve ittifak masalarında verilemez!

Bunu şunun için söylüyorum;

Sayın Kılıçdaroğlu Erdoğan'ın adaylığı tartışmasına dair; "Diyelim ki ses çıkardık nereye gidecek? Yüksek Seçim Kurulu'na! O üyeleri atayan kim? Erdoğan! Verdiği karara kim itiraz edecek? İtiraz edeceğin hiçbir yer yok!” demiş…

Duyduğumda kulaklarıma inanamadım!

Eee, ne yapalım yani! Adam kafaya koymuş kanun, nizam dinlemiyor! Demokrasi ve kurallar hak getire! Diyor ki ben ne dersem o olur! Şimdi böyle birine ülkeyi sorgusuz sualsiz teslim mi edelim? Öyleyse seçim yapmamızın esbab-ı mucibesi nedir? Arkadaşı üzmeyelim, geçsin sarayına otursun!

Sayın Kılıçdaroğlu bana kırılmasın, böylesi bir gaflet, teslimiyet ve rahatlık hali Osmanlı’nın son döneminde bile görülmedi!

Atatürk gibi dâhi bir liderin koltuğunda oturan birine ve onun kurmuş olduğu adı Cumhuriyet’le anılan bir partiye böyle bir garabet yaraşmadı…

Amiyane tabirle, maalesef “Dağ fare doğurdu!”

Zaman hızla ilerliyor ve felakete ramak kaldı!

2023 öyle alelade bir seçim değil ve ülke bir rejim değişikliğine doğru gidiyor…

Kendisine önerim, eğer ki Atatürk yaşasaydı ne yapardı diye bir kez daha düşünmesi ve yapmış olduğu açıklamayı bu minvalde tadil ederek gafletten bir an evvel dönmesidir…

Atatürk olsaydı hukukun hükmünü kaybettiği yerde bir dakika bile durmaz, durumdan vazife çıkarır TBMM’ni derhal terk eder ve hiç tereddüt etmeden Sine-i Millete dönerdi!

Tıpkı Samsun’dan yola çıktığı gibi!

Dr. Vecdet Öz